H. Yücel Koç
Kardeş Kavgası
Ülkemizde aile şirketleri yönetimi zordur. Geleneklerimiz, inançlarımız, eğitim anlayışımız, iş yapma kültürümüz aile şirketlerini sürdürülebilir kılmamıza olanak vermiyor. Bu zorlukların en önemlilerinden birisi de aile şirketlerinde yaşanan kardeş kavgaları.
Birinci kuşağın büyük emek ve fedakarlıkla kurduğu şirketler sonraki kuşaklara geçme aşamasında veya geçtikten bir süre sonra bu sorunla karşı karşıya kalıyor. Şirketi kuranların çektikleri dertler, sıkıntılar unutuluyor, hatta değersizleştiriliyor. Birinci kuşakla birlikte çalışmış ikinci kuşağın büyükleri şirketi yoktan var ettikleri, kendilerinin de çekilen acıları birebir yaşadıkları düşüncesindedir. O nedenledir ki daha çok paya sahip olmaları gereğine inanırlar. Daha küçük olanlar ise kendileri olmasa şirketin büyüyemeyeceği, esnaflıktan kurtulamayacağı inancındadır. Bir pay dağılımı olacaksa kendilerinin de diğerlerinden az paya sahip olmamaları gerektiğine inanırlar.
Bu noktaya gelindiğinde altta yatan birçok etmen vardır. Öncelikle aile büyümüştür. Kardeş çocukları iş hayatına atılacak yaşlara gelmişlerdir. Çocuklar arasında ciddi eğitim, kültür, bilgi, beceri farkları vardır. Her biri ebeveynlerini ayrı yönlere çeker ve etkiler. Ebeveynleri bırakın şirkette, hayatta bile denge kurmakta zorlanır hale gelirler. Kardeş eşleri de evlendikleri an itibariyle dengelere etki etmeye başlamıştır. İşletme yönetiminde eşlerin yarattığı sorunlara “eltiler savaşı” diyoruz. Erkek egemen toplumda isim böyle yerleşmiş. Günümüzde ismin revizyonunun yapılması gerekir. “Eltiler ve bacanaklar savaşı” daha iyi bir isim olsa gerek.
Eltilerin istekleri ve yarattıkları kaos çok “masumdur.” Onların çocukları diğerlerinin çocuklarından daha iyidir hatta mükemmeldir. O zaman daha fazlasını hak etmektedirler. Böylesi mükemmel çocukların geleceklerini tehlikeye atmak ne hakka ne de hukuka sığar. En iyi pozisyonları, en yüksek ücretleri, en iyi arabaları, en havalı odaları kendi çocukları almalıdır.
Bu ve benzeri gerginlikler doğru iletişimi de sekteye uğratmıştır. Kardeşler arasında iletişim kazaları sıradan ve yaralayıcı hale gelmiştir. Büyük aile yapısı içinde yaşanan gerginliklerde ailenin yeni bireyleri üzülür, kırılır; bu durum da direk kardeşlere yansıtılır. Her kardeş kendi çekirdek ailesini korumayı önceliğine alır ve iletişim kazaları ayyuka çıkar. Çekirdek aile kardeşlerin zamanlarının çoğunu aldığı için kardeşlerin birbirleri ile zaman geçirmeleri, konuşmaları gittikçe azalır. Birbirlerini anlayamaz duruma gelirler. Birbirlerine yabancılaşma başlar.
Kardeşler işleri düzeltme çabasına girdiklerinde bir de bakarlar ki olması gereken rolleri ya yok ya da hatalı. Bir kardeş kendisini herkesin üstünde ve biat edilmesi gereken kişi olarak konumlandırmış, bir diğeri paranın sahibinin ve yönetiminin kendinden başkasında olmaması gerektiği düşüncesiyle rol almış, bir kardeş ayak işleri rolü üstlenmek zorunda kalmış ve küçümsenir pozisyona düşmüş, bir başkası ise ailenin hiçbir role giremeyen haylaz çocuğu olarak ortaya çıkmıştır. Doğru rollerin olmadığı ve kişilere tanımlamalarının net ve kurallarına göre yapılmadığı şirketlerin, kaostan kurtulmaları beklenmemelidir.
Babalarından gördükleri gibi finansal konuların devamı da sorunları büyütmeye adaydır. Hisse dağılımları net olmadığı için, şahsi harcama disiplini de oluşmaz. Şahsi harcamalar bir süre sonra daha az harcadığını düşünen için büyük sorun olur ve çekişme doğar. Bu durum şirketin mali yapısını da bozma riski olan önemli bir konudur. Şirket bir tüzel kişiliktir. Kardeşler şirketi kendileri ile bütünleştirip, kendilerine hizmet eden bir yapı olarak gördüklerinde, şirket yıkılmaya başlamıştır. Oysaki ailenin şirkete hizmet etmesi güçlü ve kalıcı bir yapı ortaya çıkarabilir.
Diğer bir konu ise profesyonellere güvenmeme geleneği. Profesyonellere güvenmeyen kardeşler işleri kendi aralarında paylaşmak zorunda kalır. Bu durum ise ben senden daha çok işe yarıyorum söylemlerine neden olur. Elbette ki işler büyüdükçe çatışma da kaçınılmaz olacaktır.
Çözüm; kurumsallaşma. Kurumsallaşma gerçeğine inanmak ve içselleştirebilmek, kardeş kavgalarının panzehiri. Yeni bir şey keşfetmenize gerek yok. Dünya ne yapıyorsa siz de onu yapın. Evrensel gerçeklere inanın ve uygulayın. Şirketiniz de kazansın, siz de.
Harika bir bahar ayı dilerim.
Saygılarımla.
H. Yücel Koç
30.Mart.2023
İSTANBUL