H. Yücel Koç
Stoklar Şişerse…
Hafta sonu bir etkinlikte genç bir iş insanı arkadaşımla karşılaştım. Sevgili babası çok saygı duyduğum bir sanayiciydi. Kendisini genç sayılacak bir yaşta kaybettik. Sanayimize önemli katkıları olmuş, iyi bir mühendisti. Şirketleri birkaç farklı alanda, iki fabrikayla onlarca farklı sektöre üretim yapıyor. Son girdikleri iş solar enerji.
Ayaküstü konuşurken solar enerji tarafında stoklarının nasıl şiştiğinden bahsetti. Birçok sektörde durum benzer. Perakendede, otomotivde, tekstilde, hazır giyimde, demir çelikte, konutta, beyaz eşyada, mobilyada, ambalajda, hatta gıdada bile fazla stok sorunu şirketleri zorluyor.
Pandemi yeterli hammaddeye ulaşamama korkusuyla şirketleri yüksek hammadde stoğuna itti. Yine pandemi döneminde yaşanan ve daha önce hiç karşılaşmadığımız talep dengesizliği de şirketleri doğru karar almada zorladı. Pandemide alınan hızlı kararlar kapasite artırımlarını ve buna bağlı istihdam artışlarını, üretim alanı, stok alanı büyümelerini getirdi. Bu ve benzeri kararlar da finansal yüklerin artmasına yol açtı.
Üreticiler bu kaos içinde emtia fiyatlarının artacağı beklentisiyle hammadde stoklarını da artırma eğiliminde oldular. Çok zaman da buna zorunlu kaldılar. Hammadde bulamama veya yüksek fiyattan tedarik riski üreticileri korkuttu. Faizi düşük tutma politikaları da üretici ve satıcı tarafında stok artışlarını tetiklerken, tüketici tarafında da talebi patlattı. Parası hızla değer kaybeden tüketici, doğacağını düşündüğü tüm ihtiyaçları için satın almaya koştu.
Ekonominin temel prensiplerinden olan, her çıkışın bir inişi, her inişin de bir çıkışı olur kuralı öngörülemez şekilde çalıştı. İniş ve çıkış süreleri herkesi yanılttı.
Sonuç depolar dolu, üretim devam ediyor ama talep beklenenin çok altında. Ekonomi yönetimi enflasyonu dizginlemek ve borçlanma risklerini azaltmak adına ekonomiyi soğutacak önlemler alıyor ve almaya devam edecek. Yerel seçimler sonrası daha sert kararlar alacağı beklentisi yüksek. Bu ortamda talep artar mı? Elbette artmaz, hatta düşer. Yeni döneme uyum sağlama zamanıdır.
Peki eldeki stoklara ne yapacağız? Böylesi dönemlerde ekonomi yönetimi belli sektörlere ayrıcalıklar tanır. İşte burada Sektörel Sivil Toplum Kuruluşlarının önemi ortaya çıkıyor. Sektörünüzün içinde yer aldığı STK’lar doğru lobi faaliyetleri yürüterek devletten gerekli teşvik, istisna, vergi düzenlemeleri gibi ayrıcalıklar için çaba harcamalıdırlar. Bu ayrıcalıklar stoklarınızı eritmenin yanı sıra sektörünüzü de daha güçlü kılacaktır.
Yeni pazar arayışları da stok eritmede önemli bir yoldur. Alışkın olduğunuz pazarların dışında pazarlara bakmalısınız. Mutlaka rutinlerinizin dışına çıkarak pazar çeşitlendirmesi yapmalısınız. Fuarlar bu konuda çok önemli. Ama fuara komşunuzla katılmayın. Rekabet şartları, üretim segmenti sizinle benzer olan komşunuzla katıldığınız fuarlar sizi ucuz ürün satmaya zorlar. Fuara gelen alıcıların en sevdiği şey aynı yerden gelen ve aynı şartlarla, aynı ürünleri üreten satıcılardır. Yorulmadan en uygun fiyatı alıp giderler. Fuarları kendinize tuzağa dönüştürmeyin.
Başka bir yol üretimde farklılaşmaya gitmek. Bu farklılaşma mutlaka teknolojik olmalı veya rakiplerinizden farklı olmalıdır. Bunu yapabilmek için inovasyon ne demek anlamalı, inovasyona inanmalı ve Ar-Ge yapmalısınız. Ama gerçek Ar-Ge. Kazancınızın belli bir bölümünü Ar-Ge’ye ayırma konusunda kararlı olmalısınız. Benim sektörümde Ar-Ge olmaz anlayışı tamamen yanılgıdır. Her sektörde inovasyon ve Ar-Ge yürütülebilir. Bu gayretler size stok eritmenin başka bir yolunu daha açacaktır. Markalaşma.
Markalaşma zordur ama en efektif olanıdır. Kesinlikle daha rekabetçi olursunuz ve daha çok kazanırsınız. Bir yerden başlamak gerekir. Markalaşma uzun ve zor bir süreçtir ama inanın bana harcadığınız emeğe ve zamana değecektir. Markalaşma uzun vadede kalıcı değerler yaratmanıza ve değerleri sonraki kuşaklara aktarmanıza yarayacak önemli bir enstrümandır. Aynı sektörde, benzer şartlarda üretim yapan şirketlerin birleşmesi veya ortak hareket etmeleri de stokların eritilmesinde etkilidir. Aynı zamanda rekabet anlamında da şirketlere güç katar.
Rekabet bir kartopu gibidir. Yokuş aşağı yuvarlanan kartopu, yuvarlandıkça büyür ve büyüdükçe önüne çıkan her şeyi yutar. Kartopunun altında kalmamak için güçlerinizi birleştirebilme kültürünü oluşturmalısınız. Zordur ama güvenlidir. Birlikten güç doğar.
Stoklar başınızın belası olmadan farkına varın ve farkındalıklarınızı oluşturarak gerekli önlemleri alın. Çoğu zaman yüksek stokla yakalanmak tehlikelidir ama daha tehlikelisi yüksek stok ve düşen fiyatlarla yakalanmaktır. Üstelik böyle bir dönemde sadece iç piyasaya çalışıyorsanız.
Sağlıcakla kalın.
H. Yücel Koç
14.Kasım.2023
MERSİN