Hakan Ömer Gider
Merhaba,
Hayatımızda gerçekten önemli yer tutan birinci yani Ramazan Bayramı’ndan sonra ikincisi olan Kurban Bayramı’ da yaklaşıyor. Sıcaklık derece olarak artarken, ülkemizdeki ekonomik durgunluk da yazın gelmesi ile kendisini biraz daha artırıyor.
Yaklaşık on altı senedir “serbest” diye ifade edilen yöntem ile çalışıyorum. Para kazanma ve çalışma şeklim tamamen bana bağlı, eğer evde oturuyorsam o gün bir etkinliğim yoksa (eğitim, danışmanlık vb.) gerçekten günü “0” olarak geçiyorum. Hani otelcilerin durumu gibi o yatak sadece o akşam satılıyor. Ertesi akşam satılan yatak yeni bir yatak oluyor.
Peki bunları neden anlatıyorum? Son on altı yıldır, öyle bir şeyin farkındalığını hissettim ki eminim sizde söylediğimde bir kez daha düşüneceksiniz. “serbest” çalışma düzenine geçtiğim günden bu yana işlerin hızlı bir şekilde yaz aylarında düştüğünü gördüm. Mantığı çok basitti. Yazın işletmelerin personeli kademeli olarak izne çıkar ve eğer bir şirkette çalışan yoksa sizin eğitim verecek personel olmadığında, otomatikman eğitimlerde ertelenir.
Eğer sizin kıştan bir birikiminiz yoksa ya da yeterli değilse, aylık masraflarınızı fonlamak (çok güzel bir kelime) için başka kaynaklar bulmanız gerekir. Fakat bu “serbest” değil de “bağlı” bir iş olsaydı, yazın yıllık izni ile tatile gidip, aynı zamanda maaşını alan kitleden biri olacaktım. Zaten çalışma hayatımın büyük bir kısmında da bu şekilde çalıştım.
İşte o sıcaklar ülkeyi sarmaya başladığında, kişiler birer birer yazlık yerlere gidince aklıma hep bu yazın nasıl geçeceği gelip düşünmeye başlar ve o şezlonglarda yatmak beni hiç mutlu etmez