Ahmet Yılmaz
Öncesi – Sonrası
Bundan tam 13 ay önce bazı arkadaşlarla otomotiv sektöründeki ticari, teknolojik trendler, bu trendlerin beraberinde getireceği sorunları konuşurken 2020 yılının zorlu geçeceğini, risklerin artacağını söylüyorduk. Bu sürecin otomotiv yan sanayine etkilerinin de yüksek olacağını Türkiye açısından bazı alanlarda acilen önlem alınması gerekliliği üzerine konuşuyorduk. Hiç birimiz bir virüsün ortaya çıkacağını ve küresel olarak her bir şeyi durduracağını, tüm senaryo ve öngörülerin bir çırpıda geçersiz kalacağını bilmiyorduk, bilemezdikte. Rasyonel -bilhassa da ekonomik rasyonalite- dünya algımızda pandemik bir virüsün yeri yoktu.
Korona Pandemisi ile Aralık 2019’da Çin’den başlayarak Avrupa’da Mart 2020 itibari ile küresel çapta bir içe kapanma, sağlık ve sosyal dayanışmanın baş gündem olması nedeniyle ekonominin ikinci plana itildiği geçici bir dönem yaşadık. Şuan yine ekonominin baş gündeme oturduğu ama pandeminin de ikinci dalgasının başlamasından korkulan bir süreçteyiz. Olası ikinci dalganın sağlık ve ekonomik sisteme etkisi mutlaka ilki gibi olmayacak. Yöresel kapanmalar, seyahat engelleri vs yine gündeme gelecek fakat en güçlü ülkeler bile yeni ekonomi destek paketlerini uygulamakta zorlanacaklardır.
Şimdi yine 13 ay öncesine dönelim… Otomotivde hangi trendlerden bahsetmişiz, kısaca göz atalım..
Elektro-Mobilite: Alternatif aktarma organları arayış sürecinde elektrikli araçlar bir niş ürünü olmaktan çıktı artık. Bunun araç üretim mimarisinde değişime, AR&GE faaliyetlerine ve ana-yan sanayi ilişkisine, sektördeki istihdama büyük etkisi olacaktır. Her bir alana yönelik yeni etki analizleri ve çözüm konseptleri geliştirilmek zorundadır.
Yeni İş Modeli: Elektrikli araç, otonom sürüş, diğer alternatif aktarma organları içeren araç konseptlerinin gereklilikleri klasik ana sanayilerin tek başına altından kalkacakları bir konu / uzmanlık olmaktan çıkmıştır. Ana sanayi tanımı değişiyor, yeni ortaklıklar, teknik-ticari işbirlikleri daha zorunlu hale gelmektedir. Ayrıca araç sahibi olmak tutumu ve zihniyeti yerini hızlı bir şekilde araç kullanıcısı, kiracısı olmayı yerine bırakmaktadır. Araç hizmet sunucularının da yer aldığı yeni platformlar, yeni iş modelleri gündeme gelmektedir.
AR&GE /İnovasyon: Yeni tekniklerin araçlarda kullanılması, entegrasyonu hem ana sanayinin hem de yan sanayinin AR&GE masraflarını artırmaktadır. Önemli inovasyonların ana sanayi/yan sanayi dışında teknoloji şirketlerinde oluştuğu gerçeğini de düşünürsek bunların satın alınması ve entegrasyonu büyük maliyetler yaratmaktadır. Klasik ana sanayiler bu değişim-dönüşüm sürecinde ayakta kalmak için devasa yatırımlar yapmak zorunda kalacaklardır (örneğin VW grubu sadece bu alan için 2023 yılına kadar 44 milyar Euro yatırım planlamıştır).
Katma Değer /Küresel Tedarik Zinciri: Ana sanayilerin yeni teknik trendler etkisinde araç katma değer yapısındaki payları azalmaktadır. Bu azalmaya genel iktisadi koşulların negatif etkisi de yansıtıldığında bilhassa Çin, Japonya, Avrupa ve ABD’de de araç satışlarının düşeceği beklentisi yaygındır. Dünya ekonomisinde öngörülen %3’lük bir daralma bu sektörü sıkıntıya sokacaktır (bu daralma senaryosunda pandemi etkisi henüz yok). Küresel tedarik zincirlerinde olası bir kırılganlığı önlemek için bölgesel faaliyetler artırılmak zorundadır.
Ticaret-Teknoloji Savaşları: ABD-Çin arasında alevlenen ticaret ve teknoloji savaşı otomotiv sektörünü de kapsadığında Avrupalı otomotiv ve dev yan sanayi firmalarının ihracat kayıpları artacaktır.
Brexit: Birleşik Krallığın Avrupa Birliğinden nasıl ayrılacağı konusunu netliğe kavuşmaz ise ya da anlaşmasız bir ayrılık söz konusu olursa Birleşik Krallıkta faaliyet gösteren ana sanayi ve yan sanayi firmalarının %80’ninin adadan ayrılacağı öngörülmektedir. Avrupa Otomotiv Sanayi’sinde de önemli değişikliklere neden olabilecek bu sürecin iyi takip edilmesi gerekmektedir.
Evet, 13 ay önce bunları dile getirmişiz. Bu eğilimlerin hemen hepsi bugün de geçerlidir. Genel çerçeve 13 ay öncesine göre daha kötü ve biz sektör temsilcileri için daha zorlu.
Klasik ana sanayiler ve yan sanayiler korona pandemi sonrasında yeniden ve yeni iş modelleri oluşturmak zorundadırlar. Almanya’nın, Avrupa’nın gelecek dönemde küresel oyuncu olarak alacağı rol bu sektörün geleceği açısından önemli ipuçları taşıyacaktır. Bu anlamda bu coğrafyanın yakın takibi Türkiye açısından çok önemlidir.