H. Yücel Koç
Kitap Okuyan Mafya Babası
Aile şirketlerimizin karşılaştığı sorunlar üzerine paneller düzenlenir, yazılar yazılır, projeler hazırlanır. Herkesin bu sorunlarla ilgili fikri vardır. Ben de kendimce yıllardır bu konular üzerine kafa yoruyorum ve yazılar yazıyorum. Geçen yıllar bana gösterdi ki, her şirket karşılaştığı sorunların kendisine özgü olduğuna ve o nedenle de çözümlerinin çok zor olduğuna inanır. Oysa ki sorunların büyük çoğunluğu ortaktır. Dolayısıyla çözümleri de benzerdir.
Çok üstünde durduğum birkaç sorunu yazayım ve lütfen bu sorunlar üzerine düşünün. Kuşak adaptasyonu, doğru ve işlevsel organizasyon şeması oluşturulamaması, yetki devri sorunları, teknoloji takibi, Ar-Ge’ye bakış açısı, aile üyesi çalışanlar ve profesyonel çalışanlar arası çatışma, rutin çukuru çıkmazları, aile anayasası problemleri, kurumsallaşamama, kurumsal iletişim farkındalığının olmayışı, verimsiz insan kaynakları yönetimi. Eminim ki bu sorunların büyük çoğunluğuyla siz de karşı karşıyasınız ve yine eminim ki bu sorunların çözümü için bitmek tükenmek bilmeyen bir çaba içindesiniz. Peki ya sonuç? Biliyorum ki bu çabaların sonucunda mutluluğu buldum diyen kişi sayısı yok denecek kadar azdır.
Üsteki başlıkların dışında birçok sorunla ilgili yazılar yazdım. Her bir konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ama şimdi desem ki bunların hepsinden daha önemlisi aile üyesi çalışanların ve profesyonel çalışanların kitap okumama sorunlarıdır; “Hadi canım oradan” dersiniz. Ama inanın bana en önemli sorun okumama, dolayısıyla kendini değiştirememe, yenileyememe ve geliştirememe sorunudur.
Öncelikle bu yazı bir mafya babası güzelleme yazısı değildir. Ben yurttaş olmanın önemine inanırım. Mafya ve benzeri oluşumlar demokratik kurumların işletilememesi nedeniyle yurttaş aleyhine oluşan boşlukları dolduran yapılardır. İllegaldir. Ne şartta olursa olsun sevilmemelidir, desteklenmemelidir. Liderleri kahraman, kurtarıcı olarak görülmemelidir.
Şu günlerde hepimiz yurtdışına kaçan bir mafya babasının yayınladığı videoları izliyoruz. Merakla yenilerini bekliyoruz. Sosyal medyada yazacaklarını merak ediyoruz. Bir mafya babasının akılcılık üzerine kurguladığını iddia ettiği hayatı anlamaya çalışıyoruz. Sanıyor musunuz ki sadece o mafya babasının isminin cazibesi nedeniyle veya ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniyle takipteyiz?
Adam okuyormuş. Üstelik inanmakta zorlanacağımız kadar okuyormuş. Ülkemizde okuduğuna inandığımız insanların birçoğundan daha fazla okuyormuş. Kişisel web sayfasına baktığınızda daha da şaşırıyorsunuz. Sayfasında “tavsiye ettiği kitaplar” bölümü var ve bunu yıllardır yapıyormuş. Onlarca kitap. Bu kadar okumamış olduğunu düşünün. Böyle ilgiyle beklenir, takip edilir miydi? Peki böylesine güçlü bir iletişimi ne kadar sürdürebilirdi. Adamın okuyarak mafya babalığında fark yarattığını, sadece ülkemizde değil dünyada bile iz bırakacağını kabul edelim. Anlattıkları, yaptıkları üniversitelerde onlarca farklı bölümde tezlere araştırmalar konusu olacak; hepimiz göreceğiz. Kim bilir belki de okuyan bir mafya babası bir devletin yönetim sistemlerinin sistematiğinin değişmesine neden olacak.
Her videoda masasında farklı kitaplara şahit oluyoruz. Konuşmalarını kitaplardan ve yazarlardan yaptığı alıntılarla güçlendiriyor. Okuduğu kitaplarda yazılanlardan örnekler veriyor. Öğrendiği kuramları özetliyor. Felsefe, hümanizm, sol-sağ düşünce, milliyetçilik, din, tarih, faşizm, kişisel gelişim, uzay, mezhepler, akılcılık, psikoloji anlatıyor. Anlatmakla kalmıyor, geniş kitlelere dinletiyor.
İzleyenler videoların yayınlanmasının hemen arkasından masasına koyduğu veya alıntı yaptığı kitapların gizemlerini çözmeye koyuluyor. Gündemimize oturan kitaplar şaşırtıcı derecede geniş bir yelpazede. Hatta onun yanından bile geçeceğine inanmadığımız düşüncüleri içeren kitaplar. Hazreti Ali (Oral Çalışlar), Her Şey Seninle Başlar (Mümin Sekman), Ezilmiş ve Aşağılanmışlar (Dostoyevski), Son Cüret (Yılmaz Özdil), Omerta: Suskunluk Yasası (Mario Puzo), Aile (Mario Puzo), Münih’e kadar 6 Mezar (Mario Puzo), Baba’nın Dönüşü (Mark Winegardner), Aptallar Erken Ölür (Mario Puzo), Hayırsız Peygamber Bob Dylan (Mike Marqusee), Troçki-Kovulan Sosyalist (Isaac Deutscher), İktidar-Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası (R. Greene- J.Elffers), Işığın Savaşçısı (Paulo Coelho) ve Savaş Sanatı (Sun Tzu) bu kitaplardan bir kısmı.
Bir videosunda yer verdiği Vedat Türkali’nin “Bir Gün Tek Başına” kitabı çok satan kitaplar listesinde ilk sıraya yerleşti. Bir sene önce okunacak kitaplar listesini bir mafya babası belirleyecek deseler kimse inanmazdı.
Farklıysanız söyleyecekleriniz merakla bekleniyor, takip ediliyor. Tıpkı Sedat Peker’in beklendiği gibi.
Okumak değişimin en önemli yolu. Değişim ise gelişimi getiriyor, farklılaşmanızı sağlıyor. Sonrasında da başarı geliyor.
Her alanda olduğu gibi aile şirketlerini de farklılaştıracak ve düze çıkartacak, kalıcı kılacak olan okumak, okumak, okumak. Okuduğunu doğru anlamak, anladığını da uygulamak.
İyi okumalar.