H. Yücel Koç
İşe İnsan Bulma Bunalımı
İnsan kaynakları süreçleri her zaman zor süreçlerdir. Ama son yıllarda çok daha zor hale geldi. Son birkaç ayımı insan seçimi üstüne geçirmek zorunda kaldım. Yorucu. Üstelik çok yorucu. Eskiden de benzer seçimler için çaba harcamışlığım var. Yaptığım her işten mutluluk çıkartmaya gayret ederim. Bu defa mutluluk çıkartmakta zorlandım. Sadece genç ve işsiz insanlara fırsat verme mutluluğuyla avunabildim. Çünkü yaptığımız seçimlerin geleceğe ilişkin sonuçlarını zihnimde canlandıramadım. Maalesef seçimler her iki tarafı da uzun vadede mutlu edecek gibi gelmedi bana. Yaptığımız insan seçimlerinin, ne işe aldığımız insanlara, ne işveren şirkete, ne de ülke ekonomisine katma değer sağlayacağına inancım oluşmadı. Oysa eskiden yaptığımız işe alımlarda bu saydıklarımın mutluluğunu ve iç huzurunu yaşardık. İşe aldığımız insanlar da dâhil oldukları işlerde geleceklerini planlayabilirdi. Kendilerini işlerine verebilirdi. Şirketler emin oldukları insanlarla olumlu ivmeler kazanırlardı. Bu doğru birliktelikler ülke ekonomisine fayda sağlardı.
Zorlaşan nedir? İş arayan insanlar mı, işverenler, şirketler mi, ekonomik düzen mi, ya da saydıklarımıza benzer başka şeyler mi? Aslında saydığımız unsurların hemen hemen hepsi değişti ve zorlaştı? Öncelikle insanlarımıza verdiğimiz eğitim büyük ölçüde farklılaştı. Eğitimin çok iyiye gittiğine, insanların daha iyi eğitildiğine inanabilirsiniz ve ya tam tersine. Ama şu gerçek ki iyi veya kötü şekilde eğittiğimiz insanlar mevcut iş potansiyelleriyle doğru zeminde eşleşemiyor. Büyük çoğunluk çalışma hayatından mutsuz. Çalışan da mutsuz, işveren de mutsuz. Çalışanın da, işverenin de her konudaki beklentileri çok yüksek. Her ikisi arasında bu beklentileri karşılayacak dengenin oluşması ise inanılmaz zor. Olması gereken denge oluşmadığında, taraflar tatmin edici faydaları elde edemediklerinde doğru çıktı da olmuyor. Yanlış çıktı, yetersiz ve kalitesiz üretim, kötü hizmet ve düşük verim demek. Bu sonuç da her iki taraf için gelecek kaygısını tetikliyor. Gelecek kaygısı tabir yerindeyse “tüm kötülüklerin anası.”
İçinden geçtiğimiz dönemde kurumlarıyla, insanlarıyla tüm ülke gelecek kaygısının getirdiği sorunlarla boğuşuyor. Bu tespite şahit olan yalnız ben olmasam gerek. Ülkenin geleceğini belirleyecek olanların insanlar ve kurumlar olduğuna inanıyorsak acil önlemler almalı ve doğru kararlar vermeliyiz. Doğru kararlar vermeliyiz ki insanlarımız ve kurumlarımız mutlu olsun, ülkemiz geleceğe güvenle baksın.
İş arayanların farkındalıklarını artırmaları çok önemli. Öncelikle kendilerine ilişkin doğru durum tespitlerini yapmalılar. Donanımlarını tekrar gözden geçirmeliler. Gelişimlerine ilişkin kararlarını sağlıklı vererek, zaman kayıplarının önüne geçmeliler. Bu sayede donanımlarını daha hızlı ve kaliteli geliştirebilirler. Samimiyetle emek verdikleri yolda başarılı olacaklarına inançlarını kaybetmemeliler. Yaptıkları işten mutluluk çıkarmanın yollarını zorlamalılar. Gül bahçesinin sefasını sürmek için dikenleri göze almaları gerektiğini yaşayarak ve yılmadan tecrübe etmeliler.
İşverenler ise iş tanımlarını olabildiğince net hale getirmeliler. İşe alacakları insanların özelliklerinin iş tanımıyla, görevlerle azami örtüştüğünden emin olmalılar. “Dene ve gör” kimseye fayda getirmiyor. Çalışanı da mutlu etmiyor. Çalışanın o görevden mutlu olacağına, keyif alacağına işverenler inanmalılar. Bu uğurda modern insan kaynaklarının tüm imkânlarını kullanmalılar. Gerekiyorsa gerçekçi ve efektif mülakatlar, doğru sınavlar, geçerliliği kanıtlanmış testleri uygulamalılar. Bu işler için katlanılacak masraflar, yanlış seçimlerin yaratacağı kayıpların yanında önemsizdir. Lütfen buna inanın. Mevcut çalışanlarınız ve işin içinde olan aile üyeleriniz için de bu çabaları sarf etmekten geri durmayın.
Çalışan ve işveren arasında kurulamayan doğru denge ülke geleceğini riske etmeye devam edecek.
İyi bir gelecek için bilinçli, farkındalığı yüksek çalışanlara ve işverenlere sandığımızdan daha büyük sorumluluk düşüyor.
Hayallerinizdeki işi ve çalışanları bulabildiğiniz bir çalışma hayatı dilerim.
Mutlu kalın.