Hz. Mevlana ve Ä°nsani Kriz
“Gel” diyen dostlar gibi dost sesine kulak veren yiÄŸitler de azaldı. Ä°nsan insana muhabbetin güzelliÄŸinden dijital âlemin sanal sayfalarına yöneldik. Dost görünen suretlerin, sanal âlemlerinde yer almaktan gerçek dostların meclisini terk ettik. Ä°ÅŸte bunun için fertler, aileler, kurumlar, devletler, yeryüzündeki insanlık ailesi hiç olmadığı kadar amaçsız, uyumsuz ve mutsuz.
Kanıt isteyenlere örnekler sıralayalım: Bireylerdeki kiÅŸisel sorunlar, psikolojik rahatsızlıklar, ruhsal tatminsizlik, yabancılaÅŸma, kiÅŸilik dağılması, ÅŸiddet eÄŸilimi… Dağılan aileler, birbirine düÅŸen evlatlar, yuva özelliÄŸini yitirmiÅŸ aileler, otel gibi kullanılan evler… Her türlü maddi varlığa sahip olmalarına raÄŸmen daha fazla kazanma hırsıyla yakınlarına kıyan aile ÅŸirketlerinin üyeleri, insanı unutarak ticareti daha çok para kazanmaya indirgeyen iÅŸletmeler… Siyaseti, topluma hizmetten kendine hizmete indirgeyen, kendini toplumun üstünde gören, yönettiÄŸi topluluÄŸun hizmetkârı olmayı unutanlar…
Ä°nsanlık tarihi boyunca bireyin ve toplumun yaÅŸama sevinci bu derece azalmamış, sevgi ve barıştan bu kadar uzaklaşılmamıştı. Küresel sistemin egemenleri, yeryüzündeki bu insani krizi çözmede yetersiz kalıyor. Zira demokrasinin öncülüÄŸünü yapan batılı toplumlar baÅŸta olmak üzere ÅŸehir meydanları, hak arayışındaki insanların ÅŸiddetine sahne oluyor.
Dünya Kaynıyor
Fransa’da sarı yelekliler etrafı ateÅŸe veriyor. Ä°ngiltere, AB’den ayrılıyor. Almanya’da iktidar sorunu var. Hollanda, Ä°spanya, Yunanistan ve Ä°talya’da insanlar meydanlara dökülmüÅŸ. Amerika, liderlik sorunu ve iç çekiÅŸme yaşıyor. Yanı başımızdaki Orta DoÄŸu’da Mısır, Suudi Arabistan, Suriye, Irak, Ä°ran ve Libya’da olanlar hayret verici.
Kadim geçmiÅŸleri olan ulus devletler, kıyasıya bir iç mücadeleye düÅŸürülüyor/düÅŸüyor ve çoÄŸu parçalanıyor. Uzak DoÄŸu toplumları rahatsız. Çin daha çok egemen olma derdinde, DoÄŸu Türkistan’da, Hindistan’da ve dünyanın birçok yerinde mezalimler ve açlıkla mücadele artıyor.
Yeryüzündeki bu kaosun elbette çeÅŸitli maddi nedenleri vardır. Bizim naçizane penceremizden bakıldığında insani deÄŸerlerdeki aşınma ve fert düzeyindeki ruhsal tatminsizliÄŸin merkezde yer aldığını görüyoruz. Bu, yıllardır anlatmaya ve yazmaya çalıştığımız insani krizdir. Ahlakın, adaletin ve temel insani deÄŸerlerin daralmasıyla insan olma erdeminin zayıflamasının korkunç sonucudur bu.
Mademki en büyük yıpranma bizatihi insandadır. O halde insanın gönlünü iyileÅŸtirmekle iÅŸe baÅŸlamak gerekmez mi? Önlenemez maddi arzularımızı bir kenara bırakıp gönlümüzün dilini yeniden yakalamaktır iÅŸin özü. Ahlakı ve adaleti yeniden ayaklandırmak için bu ikiliyi tamamlayan üçüncü saç ayağı olan muhabbete ve muhabbetin kaynağına yeniden yönelmemiz elzem hale gelmiÅŸtir.
Ä°nsan kendi başına maddi ihtiyaçlarını giderebilir. Ancak duygu, gönül ve ruh dünyamızın sosyal ihtiyaçları için insan kendine yetemez ve diÄŸerlerine muhtaçtır. Özellikle gönlümüze yoldaÅŸ olacak dostlara ihtiyacımız var.
Dost İhtiyacı
Zira bugün yaÅŸanan insani krizin özünde yitirmeye baÅŸladığımız insan insana muhabbetin etkisi büyüktür. Geleneksel toplumda, mahallenin imamı, yaÅŸlısı, manavı, bakkalı, komÅŸusu, yörenin âlimi, gerçek mana eri olan ÅŸeyhi, bugün eksilmiÅŸtir dünyamızdan. Bizi emanetine alarak ilahi aÅŸkın muhabbetiyle buluÅŸturacak, gönlünü açarak bize “gel” diyecek dostların hasretini yaşıyoruz. BenliÄŸimizi dizginlemeye yardımcı olacak sadece madde deÄŸil mana yolumuzu aydınlatacak rehberlere, danışmanlara ihtiyacımız var.
Ä°ÅŸte bunun için kaynağını ilahi muhabbetten alan Hazreti Mevlana’nın sevgi ve barış çaÄŸrısı, bugünün zayıf düÅŸen gönüllerini daha bir derinden etkiliyor. Ve yeryüzündeki milyonlar, O’nun muhabbetini yüksek bir duyarlılıkla yakalamaya çalışıyor.
Yol belli, yöntem açık… Ä°nsan için hayatın en büyük endiÅŸe ve korku kaynağı olan ölümü anlamak, hayatın içine çekmek ve onunla dost olmak zorundayız. Ölümü, kavuÅŸma günü ilan edebilme cesaretini gösterdiÄŸimizde madde ile mana sarkacındaki dengeyi kurabilir, insani krizden kurtularak yeniden kendi hakikatimize yolcu olabiliriz. Bunun için bir Åžems’e ihtiyacımız var. Dünyayı ve içindekileri zaman zaman geride bırakmanın saÄŸlayacağı ruhsal var oluÅŸ güveni olan itminanı ve yaÅŸama neÅŸesi olan süruru böylece yakalayabiliriz.
Unutulmamalıdır ki insan odaklı bir geleceÄŸi inÅŸa etmenin yolu, gönüllere girmekle baÅŸlar. Ve gelecek, geçmiÅŸin öngördüÄŸü yolda ve izin verdiÄŸi çerçevede oluÅŸur. Dost’un taht kurduÄŸu gönülleri yeniden kazanmak için aktif bir zihinsel çileye ihtiyaç vardır.
Yazıyı Paylaş:
