Hakan Ömer Gider
Camdan Cama Narsizm!
Merhaba eğitimci ve danışman kimliğimin dışında yaklaşık bir yıldır çok severek sahip olduğum yeni bir kimlik oluştur. Radyo programcılığı, Etekteki Taşlar isimli bir programı konuklarını bulup daha sonra da hergün İstanbul, Kocaeli, Yalova: 105.8 İzmir, Manisa: 102.8, Bursa: 106.7, Balıkesir: 106.6, Konya: 95.4’den yayın yapan ST Endüstri Radyo’dan bir saatlik bir program yapıyorum. Radyo tamamen tematik olup, müzik, eğlence, saat başı haber gibi çalışmalar yapmıyor. Orada da son iki aydır evlerden çalıştığımız için programı şöyle bir anons ile açıyorum.
“St. Endüstri Radyo’dan Ben Hakan Ömer Gider’ in hazırlayıp sunduğu Etekteki Taşlar isimli programımızda yine birlikteyiz. Evde kalmanın hatta sokağa çıkma kısıtlamasının devam ettiği günlerimizden tekrar merhaba…”
Hatırlatarak ve sürekli tekrarlayıp, bu yaşadığımız felaket ile ilgili günleri hafızamızda tutmamızı ve ona göre önlemlere devam etmemiz gerektiğini söylüyorum. Sadece ben değil tüm resmi otorite de bunun öneminden bahsediyor.
Bu günler bize bir şey öğretti aslında birçok ülkede yıllardır yapılan uzaktan toplantı geleneği bizim de gündemimize geldi. Sıfır maliyet ile aynı anda dünyanın dört bir ucundan yüzlerce hatta binlerce insan ile bir araya gelerek toplantı yapıp, eğitimler seminerler ile ulaşabiliyoruz. Hatta katılan herkes istediğimizde konuşabiliyor. Vizontele filmindeki “Zeki Müren’de bizi görecek mi?” sorusu gerçek oldu.
Bu platformlar ile yeni bir toplantı kültürü ortaya çıktı. Evinizin rahatlığında kişiler ile belirli konuları konuşarak derdimizi anlatır ve anlar duruma geldik. Bu yazımda sadece deneme yanılma yoluyla öğrendiğim daha sonra çeşitli kişilerin bunu eğitim yapmaya başlayınca gündeme gelen konuları sıralamak istedim.
Uzaktan toplantı kültürü;
Toplantının ne olduğu amacı ve kimlerin katılacağı mutlaka daha önceden kişilere bilgilendirilmeli ve tabii ki toplantıya katılım için gerekli link ve şifre unutulmamalı,
Toplantının yapısına göre evde bile olsak kılık kıyafet, makyaj, saç baş vb. konulara azami özen gösterilmesi toplantı ciddiyeti açısından önemli,
Toplantıya tam saatinde değil mutlaka 5-10 dk. önce bağlanmakta artık bir adab-ı muaşeret kuralı oldu.
Toplantıya bağlandığımız mekânda mümkünse yalnız olmak değilsek, mikrofonumuz kapalı olarak başlamak ve gerekmedikçe çevremizde başka bir ses yoksa açmamak.
Bir iş toplantısı oluyorsa mutlaka kameranın açık olması ve ekran karşısından kalkmak gibi bir ihtiyaç varsa (kapı çalması, WC’ye gitmek, kahve almak vb.) izin alarak mekanı terk etmekte şık olacaktır.
Konuşmaların birbirine karışmaması için bir kişinin mutlaka toplantıyı yönetmesi önemlidir. Moderatör söz vermediği sürece de ya da izin istemeden söze girmemek gerekir.
Bu platformlarda en fazla aynı anda iki kişi konuşabileceği için birçok kişinin birbiri ile konuşmaya kalkması ciddi bir gürültü oluşturmaktadır.
Fiziksel olarak oturulan yerin arkasının mümkün olduğu kadar düzgün olması, arka planda kitap ve kütüphane görüntüsünün maalesef görgüsüzlük olarak ifade edildiği söylenmektedir. (biz eğitimcilere söylenmeyebilir). Burada doğru tercih yeşil bu konuda kullanılan perde konup sistem üzerinden arka plana manzara ya da herhangi bir tanıtım logo vb. konmasıdır.
Bu toplantılarda ışık çok önemlidir. Önden gelen aydınlatmalarda sizin yüzünüz daha aydınlık görünmektedir. Böylece dikkat kaçmayacaktır. Sırf bu amaca hizmet eden simit şeklinde ve çeşitli tonlarda renk veren (beyaz, sarı, gün ışığı vb) bir aydınlatma aracı da uygun olacaktır.
Bir başka önemli konu ise kamera boyu olarak düşünülmektedir. Kamera sizi tam karşıdan görebilmeniz için yaklaşık 15. Cm. gibi bir yükselti üzerine notebook ya da kamera konulması uygun olacaktır.
Toplantı eğer uzayacak ise 45 dk. dan daha fazla ara vermeden devam edilmemelidir.
Eğer yaptığınız bir çalışma ortalama 20 kişinin katıldığı bir eğitim çalışmasıysa, sunum esnasında görüntü ve sesler kapalı dahi olsa bir dersin yarısında yani yirminci dakikada tüm ekranları açtırıp, “nasıl gidiyor?” diye sormak yararlı olacaktır.
Toplantıyı diri tutmak ve ilginin kopmaması için sunumlar yapılacak ortamlarda da mutlaka rahat görünecek puntolarda yazılar ve kalabalık olmayan görüntüler gerekir.
Bizlerin çok sevdiği göz kontağı meselesi maalesef bu şekildeki bakmalarda çok kolay olmamaktadır. Eğer karşınızdakinin (bu daha çok ikili toplantılarda) gözüne bakıyor gibi bir imaj vermek istiyorsanız. Burası çok önemli; doğrudan platform üzerindeki kendi görüntünüze bakmalısınız. Aynada kendinizi seyreder gibi görüntünüze baktığınızda size bakan herkes gözlerine baktığınızı düşünecektir.
Bu konuya ben camdan cama narsizim ismin taktım. Bu noktada Narsizm kelimesinin anlamını araştırdığımızda; “Narsisizm veya özseverlik, Kişinin kendi bedensel ve zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, kabaca tabirle kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Kelime kökeni Yunan mitolojisinde bir kahraman olan Narkissos'dan gelir. Narkissos adını narkoza ve bir çiçek familyası olan nergisgillere de vermiştir. Narsisizmin ileri boyutlarda olmasına tıpta Narsisistik Kişilik Bozukluğu adı veriliyor.” Diye bir bilgi ile karşılaşıyoruz.
Kısaca bu yeni sitemi doğru kullanmak ve kişileri etkilemek için önce kendimize bakmayı ve seyretmeyi öğrenmemiz önemli olacaktır. Zaten bu süreç en değerli varlığın kendimiz olduğunu söyledi. Aslında bir çoğumuz uçaklarda yapılan anonslardaki “önce kendi maskenizi takıp sonra çocuğunuzun maskesini…” derken çok kızdık. Ama gerçek biz ayakta kalırsak onları yani çevremizdekileri ayakta tutabiliriz düşüncesinin kabul edilmesidir.
Bu sayılık da bu kadar bana bu satırlarda görmek istediğiniz konuları ya da görmek istediklerinizi yazarak talep edebilirsiniz.