M. Göker Sarp
BOAT Mimarisi Uygulama Merkezli Dünyanın Yerine Geçiyor
Business Orchestration Çağı Başlıyor…
Dijital dönüşüm yıllar boyunca uygulamaların etrafında dönen, uygulamaların ritmine göre şekillenen bir hikâyeydi. Şirketler ERP’yi finansın ve stokların omurgası, CRM’i müşteriye uzanan el, MES’i üretimin nabzı, PLM’i mühendisin hafızası, APS’i planlamanın sesi, WMS’i deponun gözü olarak konumlandırdı. Her biri kendi alanında kıymetliydi; her biri belirli bir boşluğu dolduruyordu. Ancak bu düzenin gölgesinde değişmeyen bir gerçek vardı: Bu uygulamaların hiçbiri bütünün akışını yönetmiyordu.
Bu gerçek, uygulama merkezli dünyanın doğal ömrünü çoktan doldurduğunu bize açık biçimde gösteriyor. Artık sahneye yeni bir mimari çıkıyor: BOAT — Business Orchestration Automation Technology
BOAT, ERP, CRM, MES, PLM, APS ve WMS gibi sistemleri ortadan kaldırmayı hedefleyen bir yaklaşım değildir; tam tersine, her birini kendi doğal konumuna yerleştiren daha olgun bir dönüşümdür. Uygulamaları merkezin hakimi olmaktan çıkarır, bir orkestranın parçasına dönüştürür. Dün süreçler uygulamaların limitlerine göre şekil alıyordu; yarın uygulamalar süreçlerin ritmine göre çalışacak. Dün kullanıcılar ekranlara gidiyordu; yarın ekranlar kullanıcıya gelecek. Dün entegrasyon sistemleri birbirini zorla tutturmaya çalışıyordu; yarın tüm akış doğal biçimde tek bir orkestrasyon katmanında birleşecek.
Bugünün karmaşık uygulama ekosistemi bu dönüşümün kaçınılmaz olduğunu net biçimde ortaya koyuyor. ERP’nin kapsamı yıllardır belirsiz: bazı şirketlerde tedarik zinciri ERP’nin omzuna yükleniyor, bazı yapılarda üretimin önemli kısmı ERP içine taşınıyor. CRM’in kapsamı firma bazında değişiyor; MES üretimin dilini konuşsa da çoğu işletmede sadece veri toplayan bir rol üstleniyor. PLM ürün bilgisini ve mühendislik zekâsını taşırken ERP ile tam bir entegrasyon ritmi yakalamakta zorlanıyor. APS planlama yapıyor ancak beslendiği verinin doğruluğu düştüğünde plan teorik bir kağıda dönüşüyor. WMS depo içinde yüksek verim üretse de işletmenin bütünsel akışına entegre olmada sınırlılıklar yaşıyor.
Bu durum, çoğu işletmenin görmekte zorlandığı temel bir gerçeği ortaya çıkarıyor:
Bu sistemler arasındaki “tam entegrasyon” eksikliğinin nedeni teknik değil; asıl neden mimari ve süreçsel uyumsuzluktur.
Her bir uygulama kendi veri modeli, kendi iş mantığı, kendi operasyonel ritmi içinde optimize edilmiştir. Bu nedenle teknik olarak bağlanabilirler, ancak akış düzeyinde doğal bir uyum yakalayamazlar. Şirketler yıllardır entegrasyon yaptığını düşünürken, gerçekte yalnızca sistemleri birbirine bağlamaktadır; fakat akışı bütünleştirememektedir. Gerçek entegrasyon bağlantıyla değil, ortak bir akış zekâsıyla mümkündür. Bu da ancak uygulamaların üzerinde konumlanan bir orkestrasyon katmanıyla sağlanabilir.
İşte BOAT mimarisinin doğuşu tam olarak bu ihtiyaçtan kaynaklanır:
Uygulamalar entegre edilmek için değil, orkestre edilmek için vardır.
Bu tablo bize çok net bir gerçeği fısıldıyor:
Hiçbir uygulama uçtan uca bir akışın merkezi olamaz.
Uygulamalar güçlüdür, evet; fakat kendi sınırlarının mahkûmudurlar.
Buradan çıkardığımız sonuç kesindir: Dijital dönüşüm bir yazılım seçimiyle başlamaz; mimariyi yeniden yazarak başlar.
Kurumsal mimari, bir şirketin nasıl çalışması gerektiğini tanımlar. Dijital mimari ise teknolojinin bu çalışma düzeninin neresine oturacağını belirler. Bu mimari kurulmadan ERP’ye “şunu da yap”, MES’e “bunu da üstlen”, CRM’e “şu süreci de al” demek, binayı pencereye göre inşa etmek gibidir. Bu yapının sağlam kalmasını beklemek ise kendini kandırmaktır.
Bu nedenle Fit-to-Standard (Standart Süreçler Uyum Değerlendirmesi) oturumlarının gerçek zorluğu yazılım tercihinden değil, mimari bir yüzleşmeden doğar. Standart süreç masaya açılır, şirketin gerçekliği yanına konur, farklar görünür hâle gelir. Bu fark korunmalı mı, yoksa terk edilmeli mi? Bu soru yalnızca ERP’nin sınırını değil; PLM’in rolünü, APS’in mantığını, MES’in dokunuşunu, WMS’in davranışını, CRM’in liderliğini de yeniden tanımlar. Karar mekanizması doğru kurulmazsa uygulamalar çatışır, süreçler birbirine yük olur, akış tıkanır.
Ve tam bu noktada dijital dünyanın yeni mimarisi sahneye çıkıyor:
BOAT — Business Orchestration Automation Technology
BOAT’ın özü, uygulama merkezli düşüncenin yerine akış merkezli bir dünya koymaktır. ERP, CRM, MES, PLM, APS, WMS… Hepsi var olmaya devam edecektir; hepsi kendi alanında değer üretir. Ancak hiçbirisi artık merkezin sahibi olmayacaktır. Merkez, akışın kendisidir. Akışı yöneten zekâdır. Süreçlerin eşgüdümünü gerçekleştiren orkestrasyon katmanıdır.
Yeni düzende PLM ürün bilgisini orkestrasyona bırakır; APS planı akışın ritmine göre şekillendirir; MES üretim adımlarını orkestrasyonla paylaşır; WMS depo hareketlerini süreç temposuna göre tetikler; ERP finansal ve operasyonel veriyi gerektiği anda akışa servis eder. Artık hiçbir uygulama diğerine hükmetmez; hepsi aynı ritimde, aynı akışta, aynı zekâda ilerler.
Geleceği artık “Hangi ERP daha güçlü?” sorusu belirlemeyecek.
Gelecek, “Hangi şirket akışını daha iyi orkestre ediyor?” sorusuyla şekillenecek.
Uygulamalar veri üretir; ancak değeri üreten, bu veriyi tek bir bütünsel akışta anlamlandıran orkestrasyon mimarisidir. Bu nedenle BOAT, yalnızca bir teknoloji yaklaşımı değil; dijital dünyanın güç dengesini kökten değiştiren üst bir akıldır.
Uygulama merkezli dönem kapanıyor.
Akış merkezli dönem başlıyor.
Ve bu yeni dönemin adı artık herkes tarafından duyulacak:
BOAT — Business Orchestration Automation Technology
Kaynaklar:
Gartner - Postmodern ERP & Composable Business Yaklaşımı (2013–2024) // Gartner - Replace Monolithic Legacy ERP With Flexible Capabilities // Gartner - Strategıc Road Map for Postmodern ERP (2015) // Forrester - Automation Fabric & Orchestration Layer Araştırmaları




