Hakan Ömer Gider
Benimle Güreş Tutar mısınız?
Merhaba,
Bu yazıyı teslim ettiğimiz günlerde Türkiye tam kapanmaya gitmişti. Henüz Bayram’a da bir hafta gibi bir süre kalmıştı. Kapanmanın ülkece düzgün yapılması gerekirken, 16 milyon kişinin muaf olduğunu gördüğümde “yine çok fazla işe yaramayacak” diye düşündüm. Umarım ben yanılırım ve bu kapanma gerçekten işe yarar ve 100.000’de 100 olan rakamlara düşeriz. İstanbul’un 530 civarında olduğunu düşünürsek oldukça zor görünüyor.
İki sayıdır bir dans konusuna takıp; Müşteri ile satıcının adeta bir dans etme hassasiyeti ile hareket etmesini anlatırken, aklıma bazı sektörlerde dans gibi zarif değil, tam Türk işi milli sporumuz olan güreş gibi bir davranışın olacağı satışlar geldi.
Çocukluk yaşlarımızda çoğu zaman ailelerin de teşviki ile yere konan minderler üzerinde kuzenler güreş tutuşmaya zorlanırdık. İlkokuldan beri gözlük takan ve biraz da narin büyüyen ben bu talepler geldiğinde mutlaka minderden kaçıp daha çok hakem olma yolunu seçerdim.
Gerek siklet farkı gerekse güreşin kabalığı beni hep minderden kaçırmıştır. Bununla birlikte Koca Yusuf, Yaşar Doğu, Gazanfer Bilge ve burada aklıma gelmeyen yüzlerce güreşçimiz ile de hep gurur duymuşuzdur. Hatta son yıllarda adını duyuran; Rıza Kayaalp ve Süleyman Atlı’da milli gururlarımız olmuştur.
Tabii güreşten bahsedip de Kırkpınar’dan bahsetmemek olmayacaktır. 2019 yılında 658’incisi düzenlenen bu büyük organizasyonda da çok ünlü isimler olmuştur. Eğer bir spor yazarı olsaydım, bu konuda daha detaylı bilgi vermek isterdim…
Biz burada; “Kel Aliço, cihan pehlivanı Koca Yusuf, “Sultanın Aslanı” Adalı Halil, Yenilmez Kurtdereli adları, Kırkpınar’da ölümsüzleşen efsanelerden” diyerek konuyu kapatmayı uygun buluyorum.
Şimdi dans etmek ile tamamen zıt bir şey olan güreş tutmak arasında nasıl bir benzerlik ya da farklılıklar kurabiliriz, biraz da ona bir bakalım:
- Dans ve güreş ikisi de iki kişi ile yapılıyor.
- Her ne kadar güreşte hem cinsler yaparken, dansta karşı cins ile karşılaşmak gerekiyor:))
- Dans müzik ile yapılırken eğer söz konusu olan Kırkpınar ise o da davul zurna eşliğinde maniler okunarak yapılıyor
- Dansta yenen yenilen kavramı yokken güreşte mutlaka bir kazanan ya da en kötü ihtimalle berabere bitiyor.
- Her ikisinde de yani piste çıkan ile mindere çıkan tamamen kendi isteği ile çıkıyor. Belki dansta ortama göre isteksiz ve keyifsiz mecburiyetten çıkanlar olabilir de…
- Her ikisinde de seyirci söz konusu, ama dansta bazı durumlarda yalnız, baş başa olmak tercih edilirken, güreşin daha çok gösterilerek yapılması söz konusu, izleyicisinin çok olması daha bir motive edici oluyor.
- Dans için değil ama güreş için çok söylenen bir sözü de hatırlatmak lazım; “Yenilen pehlivan güreşe doymazmış”
Bu farklılıkları anlattıktan sonra burada sözü geçen gerek dans gerekse güreş aslında yine alıcı ile satıcının bir araya geldiği durumlar olarak düşünebiliriz.
Başarılı satıcı kimdir? Sorusuna dans ya da güreş açısından baktığımızda öncelikle “doğru partneri bulan” diye söylemek gerekir. Aslında çevremizde yani alıcı konumunda dans etmeye ya da güreş yapmaya istekli çok kişi var. Fakat biz onları bulamıyoruz. Hedef kitleyi doğru bir şekilde takip etmek ve daha sonra dans teklifinde bulunmak belki de en önemli davranış.
Doğru partneri bulmak ve onu piste ya da mindere belki de Kırkpınar çayırına çıkartmak aslında bakılınca çok kolay değil. Dansta her şekilde idare edersiniz. Bilmeseniz bile partnerinize uyup müziğin ritmine göre hareket edersiniz ama güreş pek öyle değil. Eğer güreşmeyi bilmezseniz ayaklarınız yerden kesilir, havada uçarsınız ve düştüğünüz yerde de anında tuş olursunuz.
Güreş için taktik bilmek, hemen yakalanmamak, rakibin oyununu bozacak şekilde pistte hareket etmek gerekir. Ama burada dikkat etmemiz gereken minderden kaçıp, rakipten uzak durursanız, teknik hata olduğundan puan kaybedersiniz.
Size de öyle geliyor mu bilmiyorum ama 2021 yılında bu pandemi ortamında vals yapacak müşteri pek kalmadı. Herkes sizin adımlarınıza uyarak bir şeyler yapmak istemiyor. Satışlar biraz daha teknik hale geldi. Dans bilmeyen partner gibi değil, güreş bilen profesyonel gibi mindere çıkabilen müşteri daha çok arttı.
O zaman bu güreşi doğru yapmak gerekiyor:
- O zaman bu güreşi doğru sıkletteki kişi ile yapmak gerekiyor. Burada sıklet meselesi, bütçesi sizin sattığınız ürüne yeterli olacak kişiyi bulmak olacaktır.
- Ayrıca öyle her yerde güreş tutmak değil, nizami bir minder yani eşit şartlarda görüşeceğimiz ortam gerekiyor. Bunun için fiziki ortam yerine ekran karşısından yapmamız galiba en doğrusu olacak. Burada doğru organize edilen bir toplantı ortamı oluşturmak satıcının görevi oluyor.
- Satıcı ve müşteri her ne kadar güreş yapıyor gibi de olsa aslında bunun resmi bir müsabaka olduğunu ve kurallar dahilinde oynanacağını da unutmamak gerekiyor.
- Güreşte yenen ve yenilen olsa da satışta her iki tarafında kazandığı yani beraberlik olması çok önemli görülüyor.
Bu maddeleri artırmak elimizde ama ben burada bırakıp, buradan sonrasını sizin hayalinize bırakmak istiyorum. Bu dönemde güreşe tutuşacak kişi bulmanın ne kadar zor olduğunu eminim siz de farkındasınızdır.
Buradan satış yöneticilerine, patronlara bir rica, henüz güreşecek doğru dürüst aday bulmadan satıcılarınıza güreş ne oldu yendin mi diye sormayın. Güreş tutacak aday bulma işi de satıcılardan çok pazarlamanın işidir. Bunu da unutmayalım :))
Bu sayılık da bu kadar bana bu satırlarda görmek istediğiniz konuları ya da görmek istediklerinizi yazarak talep edebilirsiniz.