Hakan Ömer Gider
Ayağa Pas Ne Zaman Olacak?
Merhaba,
Başlık geçtiğimiz ayın en önemli konu başlığı olan futbol üzerine hazırlandı. Euro 2021 maçlarını izlerken, özellikle kendi milli takımımızın ardından bu tip bir yazı yazma ihtiyacı duydum.
Bu arada bu derginin çıktığı süreler içerisinde Kurban Bayramı da olacağından şimdiden onu da kutlamak isterim.
Yaşım itibariyle uzun zamandır futbol müsabakalarını bilirim ve birçoğunu da izlerim. Ama fanatik bir izleyici değilim. Burada düşündüklerim tabii ki beni bağlar. Aksi görüş olursa buradan da görüşleri paylaşabilirim.
Aslında konuyu yıllardır düşünüyorum.
Diyorum ki; “Neden bizim futbolcularımızın pasları direkt ayağa olmuyor?” Bunun acaba teknik ya da coğrafik bir sebebi olabilir mi? Ruhumuzla ya da çalışkanlığımızla bir ilgisi peki? Tüm bu deli soruları burada hem gündeme getirip hem de çözmeye çalışacağım.
Bu arada lütfen sakın; “Alt tarafı pas ne olur ki ayağa gitmese…” diye düşünmeyin. Futbol maçlarına baktığımızda aslında karşı takımın gol atması tamamen bu ayağa gitmeyen ya da araya girerek çalınan goller ile alakalı. Top kaptırdığınızda karşı taraf atağa kalkıyor ve sonucunda gol pozisyonu oluşuyor.
Vikipedi’nin tanımına baktığımızda “Pas, futbolda oyunculardan birinin topu takım arkadaşına atmasıdır. ... İyi bir pas atmadan önce, topun nereye ve neden atılmasının bilinmesine ve en iyi pasın ... Futbolda en sık kullanılan ve isabet oranı en yüksek pas çeşidi ayak içi pastır.”
Bu konuyu bu sayıda yazacağımı söylediğimde bir canlı Instagram yayınında ortaya çıkan görüşlerin şöyle bir sıralaması oluştu:
1. Ne zaman bencil oynamayı bırakırsak,
2. Ekip olmayı öğrenirsek,
3. Tembellik yapmazsak,
4. Daha disipline olursak,
5. Antrenman sayılarımız artırırsak,
6. Küçük yaşlardan futbola başlarsak,
7. Yorulmadan ve yılmadan çalışırsak vb.
Dostlarımın söylediklerini böyle derledikten sonra şimdi de kendi fikirlerimi biraz paylaşmak istiyorum.
Yukarıda sıralananların tamamına katılıyorum. Ama en önemlisi yılmadan daha 3 yaşından itibaren sürekli pas çalışmasını yaparak ayak ve beyin arasındaki koordinasyonu oluşturmak gerekiyor. Bu konuya genelde futbolcuların bakışı sadece şut vurup gol atmak gibi geliyor.
Tabi benzer bir konu da penaltı atışları olsa gerek. Dünyanın en başarılı golcü ve yüzlerce milyon Euro bedelli futbolcuları maalesef penaltı gibi basit bir atışı yapamayıp, favori takımların bile elenmesine neden olabiliyor.
Pas atmak, penaltı kullanmak, pozisyona girmek, şut vurmak futbolun en değerli enstrümanları, profesyonel futbolcular ilk zamanlarından beri bu enstrümanlarını, bu konudaki melekelerini geliştirmekle yükümlüdür. Hangi takıma girerse girsinler şu andaki yaşlarında bu becerileri yoksa bunları yeniden kazanmaları imkansızdır. Eğer bu melekeler gelişmediyse, başarılı futbolcu olmaları hayaldir. Bu satırlardan yıllardır size satıcıları yazıyorum. Yaşları ne olursa olsun satıcıları belirli bir dönemden sonra eğitmemiz çok zordur. Bildikleri ve inandıkları bir tarz vardır. Oradan hareket ederek çalışmalarına devam ederler.
Teknik direktörler, antrenörler hiçbir oyuncuya nasıl pas vereceğini, nasıl çalım atacağını ya da nasıl gol atacağını öğretemez. Çünkü bu yetenekler futbolcuların artık enstrümanlarıdır. Bunları her daim çalmayı iyi bilirler. Teknik direktör burada bu bilgiye sahip olan futbolculara, “bu takım içinde daha iyi oynamayı gösterir!”
Bir orkestra hayal edin burada çalan on iki kemancıdan hiçbiri kemanın nasıl çalınacağını bu orkestra da öğrenemez. Sadece bu orkestranın tarzını, stilini, çalış şeklini öğrenir. Yoksa şef eğer bu orkestradaki kemancılardan birine yayı şöyle çek, parmağını şöyle bas demek zorunda kalırsa mutlaka ciddi bir sorun vardır. Bu ekibe profesyonel bir ekip diyemeyiz. Şef her an bu kişiyi ekipten atar. Şef sadece basit kuralları hatırlatıp biraz da işin artistliğini anlatır. Asla ders vermez!
Dönelim satış elemanlarına onların aldığı eğitimler, koçluklar ve mentorluklar onlara nasıl satış yapılacağını öğretmek üzerine kurulamaz. Onlar biliyor kabul edilir. Bilmiyorlarsa da öğrenmek zorundadırlar ve bunu kendi başlarına kaldıklarında çalışırlar. Kendini geliştirme çalışmaları şirketinin verdiği bir program da olsa öğrenmek onlara kalmıştır.
Gelelim yazının başına neden ayağa pas atamıyoruz. Çünkü profesyonelleşme yolundaki futbolcu maalesef bu konuda kendini sadece basit antrenmanlar ile yetiştiriyor. Hemen maça çıkıp öğrendiklerini uygulamaya çalışıyor. En küçük futbolcuların bile hemen sahalarda kendini gösterme hevesi teknik olarak kendilerini yetiştirme konusunda vakit ayırmamaya, önem vermemeye neden oluyor.
Hadi şimdi hemen bugün işiniz ile ilgili ne beceriye ihtiyacınız varsa, sahaya yani uygulamaya başlamadan önce kendinizi teknik olarak yetiştirin. Çalışın, çabalayın, bol tekrar yapın. Bıkmadan, usanmadan deneyin. Ama bunların hepsini müşteri, iş karşısında değil, aynanın ya da çalışan arkadaşınızın karşısında yapın. Günde en az 3 saat antrenman yapmadan satış başarısı gelmez.
Bu sayılık da bu kadar bana bu satırlarda görmek istediğiniz konuları ya da görmek istediklerinizi yazarak talep edebilirsiniz.