Bağlantı Elemanları “Sektör Çalıştayı” Yapılacak
BESİAD- Bağlantı Elemanları Sanayici ve İş Adamları Derneği, 2016 yılı sektör değerlendirmesi ve 2017 yılı eylem planı konulu toplantısını 21.12.2016 Çarşamba günü Mövenpick İstanbul Golden Horn Hotel’de gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü BESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tecdelioğlu’nun yaptığı toplantıda üyeler görüşlerini bildirdiler. Avrupa’da üretimde üçüncü olan bağlantı elemanları sektörünün yan sanayileri ile
Mustafa Tecdelioğlu:’ BESİAD bugün aktif olarak 80 üyesi olan ve toplamda Türkiye’deki üretimin yaklaşık %70’ini temsil eden bir dernektir. BESİAD yaptığı çalışmalarla örnek alınan ve takip edilen bir dernek olmaya devam ediyor. 2015 ve 2016 yılında dünya sancılı günler geçirdi tabiî ki bundan bizler de etkilendik. Yatırım planları olanlar ertelemek zorunda kaldı. Ama bir taraftan da Türkiye’nin fırsatlar ülkesi olduğunu biliyoruz. Aldığımız göçler ve çevremizde yaşanan savaşları düşününce ve ülkemize yapılan saldırıları da buna eklediğimiz de bu kadar sağlam kalabiliyorsak Türkiye gerçekten çok güçlü bir ülke olduğunu kanıtladı. Ülkemizde bu kadar yaşanan şeye rağmen hala üretim yapılıyor, hala fabrikalarımız tıkır tıkır çalışıyor. Bu bakımdan ülkemizden ve geleceğinden umutluyuz. Özellikle 2017 yılının ikinci yarısı için çok olumlu görüşler hakim. Durum böyle olunca 2017’de neler yapabiliriz diye Yönetim Kurulu olarak düşündük ve fikirler aldık. Sonuç olarak 2017 yılında sektörümüz için bir çalıştay yapma karar aldık. Bu çalıştayda 2 gün boyunca sektör için fikir alışverişinde bulunalım istiyoruz. Bununla ilgili Çelik İhracatçılar Birliği’nden destek sözü de verdiler. Bağlantı Elemanları Sektör Çalıştayını 2017 yılının Nisan ya da Mayıs ayında yapmayı hedefliyoruz. 2017 yılında Nisan ya da Mayıs ayında yönetim kurulu seçimlerimiz de olacak. Ayrıca her sene yaptığımız yemekli toplantımızı 2 kez daha yaparak yılda üçe çıkaracağız.
Teşvik yasası ve enerji verimliliğinin önümüzdeki yıl daha da önem arz edeceğini düşünüyoruz ve yapacağımız toplantılardan bir tanesinde bu konulara ağırlık vermek istiyoruz. Aramızda ikinci kuşaktan genç arkadaşlarımız var ve onlara çok önem veriyoruz. Genç arkadaşlarımıza BESİAD’tan beklentilerini ve yapılmasını istedikleri konuları sorduk. Genç arkadaşlarımız çalışmalarına başladılar ve onların görüşlerine de burada yer vereceğiz.
Makina İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu’nu (MAKFED) kurucu derneklerden birisi olarak üyeyiz. Benzer bir federasyon da Çelik sektöründe kurulacak ve bu federasyonun kurucu derneklerinden de olmak istiyoruz. Genel Kurul da karar alınarak kurucu üye olması konusunda görüşlerinizi önemsiyoruz ve görüşlerini bekliyoruz.
Bağlantı Elemanları Sektörü Yerli Çelik Kullanıyor
2016 yılında Karabük Ereğli Demir Çelik’i ziyaret ettik. 130 metre boyunda soğutma kangal atölyesi kurmuşlar. Yani 24/27 çapa kadar olan çeliklerde çok kaliteli filmaşin üretiyorlar. Ayrıca 42’ye kangal çekecekler. 42’ye kangal çekilmesi ithalatın önüne bir set daha çekecektir. 2017’de bunun da meyvelerini alacağımızı düşünüyoruz. BESİAD’ın çalışmaları sonucuyla bugün 28 mm çapa kadar her türlü cıvatalık malzeme üretiliyor. Türkiye çelik üreticileri, bağlantı elemanları sektörünün kullandığı hammaddeyi üretiyor artık. Sektörümüz de yerli çelik kullanmaya başladı.
İhracatımız 300 Milyon Dolar
2016 yılında sektörümüzün ihracatı yaklaşık 300 milyon Dolar oldu. İhracatta %8 büyüme sağladık. Birim fiyatımız ortalama 3,6 dolar. 2016 yılını ihracatta diğer sektörlerin birçoğu düşüş yaşarken bizim sektörümüz büyüme ile kapatıyor. Tabii bununla beraber bu kadar önleme rağmen ithalatta da %4-5’lik artış oldu ve 2016 yılında ülkemize 560 milyon dolar ithalat yapıldı. Bu da hala bir şeyleri üretme şansımızın olduğunu gösteriyor. O pastadan yerli üreticilerimiz pay alabilir.
MATİL –Malzeme Test ve İnovasyon Laboratuvarı A.Ş. kuruldu. Ben de MATİL’de Başkan yardımcılığı görevini yapıyorum. Maslak’ta İstanbul Teknik Üniversitesinin içerisinde bulunuyor ve test laboratuarı olarak hizmet veriyor. BESİAD olarak MATİL’e ziyaret gerçekleştirdik. Özellikle bağlantı elemanları ile ilgili test cihazlarını oraya entegre ettik. Değeri 35 milyon TL eden cihazlar bulunuyor. 19 tane mühendis çalışıyor. Bizim sektörümüzle ilgili her türlü spektrometrenin en doğru sonuçlarıyla yapılabiliyor. Dinamik test dediğimiz titreşim testi, fatigue testi (yorulma testi) yapılabiliyor. Fatigue testi yurt dışında 1500 Euro’ya yapılırken MATİL’de 1200 TL’ye yapılıyor. Ayrıca BESİAD Üyelerine %10’da indirim sağlanmaktadır. Bu test laboratuvarımız TÜRKAK’tan akredite oldu. Bu laboratuarı kullanmanızı ben şahsen öneririm. İsterseniz MATİL’e bir ziyaret daha gerçekleştirebiliriz. Gelemeyen üyelerimiz için tekrar bir fırsat olacağını düşünüyoruz.
Dernek olarak bundan sonra da yapabileceğimiz çok şey var. Bu anlamda sizlerden fikir anlamında destekler bekliyoruz. Özellikle Genç Besiadlılar’ın fikirleri bizler için çok önemli. Sözü sizlere bırakıyorum, görüşlerinizi ve beklentilerinizi öğrenmek istiyoruz.
Söz Alan Dernek Üyeleri ve Sektör Temsilcilerinin Görüşleri:
Çetin Tecdelioğlu: İstanbul Demir Demirdışı İhracatçılar Birliği - İDDMİB’de Başkan Vekiliyim. Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği-İMSAD’ta Başkan Vekiliyim. İDDMİB çatısı altında BAKİEL grubunu oluşturduk. BAKİEL; Bağlantı Elemanları, Kilit ve El Aletleri sektörlerini temsil eden bir grup. Kasım ayında Antalya’da 2.BAKİEL çalıştayını yaptık. 3 sektörün ihracatı 1,3 milyar dolar civarında ve bu rakam Türkiye ihracatının yaklaşık %1’i. BAKİEL’de yaptığımız toplantıda bazı fikirler oluştu ve bu fikirlerden bir kaçını burada sizlerle de paylaşmak istiyorum. BESİAD olarak, otomotiv, inşaat, mobilya, beyaz eşya gibi sektörlerin satın alma yetkilileri ile ikili görüşmeler yapılabilir. Yurtdışından alım heyetleri ile bu tarz ikili görüşmeler yapılabilir. Özellikle yurt dışı için yapılan organizasyonların masraflarını da İDDMİB olarak bizler de karşılayabiliyoruz. Bu tarz organizasyonlar BESİAD bünyesinde yapılabilir. Yönetim Kuruluna böyle bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Kümelenme şeklinde yapılacak bu tarz organizasyonlar sektörün büyümesine katkı sağlayacaktır. Değerlendirirseniz, sektör için faydalı olacağını düşünüyorum.
Sinan Topuk: Bolt Bağlantı Elemanları Şirketini temsilen buradayım. Fastener Fair İstanbul fuarının daha aktif hale gelmesi adına özellikle yapılacak çalıştayda gündem maddesi olarak ele alınmasını rica ediyorum. İstanbul’un bağlantı elemanları sektöründe Stuttgart gibi merkez olmasını sağlamak, bunun devamlılığının sağlanması ve daha büyük bir organizasyon olmasının gerek ülkemiz, gerekse sektörümüz açısından önemli olduğunu, özellikle yurt dışından daha yüksek sayıda ziyaretçi gelmesi konusunda çalışmalar yapılabileceğini düşünüyorum.
Hüseyin Güngör: Ejot Tezmak adına buradayım. Tezmak kurucularından biriyim. 40 yıldır bu mesleğin içerisindeyim. 16 yıldır da Ejot ile işbirliği içinde çalışmaktayım. Burada olmaktan memnunum. Derneğimize verimli faaliyetlerinden dolayı teşekkür ederim. Benim tavsiyem inovasyona ağırlık vermek konusunda olacak. Teknolojimizi geliştirebilirsek daha çok verimlilik sağlayabiliriz. Sektörümüzde kullandığımız makinalar için %60-70 oranında Tayvan’a bağlı durumdayız. Bu konuda neler yapılabileceğimizi Dernek olarak da gündeme alınmasını rica edeceğim.
Tekin Hacıeyüpoğlu: SMF Kalıp firmasını temsilen buradayım. Kalıp firması olarak söylemem gerekir ki kalıp sektöründe de bir koruma var. %25’lik bir koruma var ama halen Türkiye’de üretilemeyen kalıplar var. Yüksek oranda ihracat yapan bir firmayız ama Türkiye içerisinde de kalıpçıların desteklenmesini istiyoruz. İç pazarın canlandığına da son 1-2 aydaki işlerimizde görüyoruz. Ayrıca Teknoform firmasının da Yönetim Kurulu Başkanıyım. Teknoform olarak da çok özel bağlantı elemanları parçaları üretiyoruz. Son zamanlarda yaşadığımız bir olayı sizlerle paylaşmak isterim. SMF olarak yurtdışında üzerinde çalıştığımız iki proje oldu. Uzun zamandır bu proje üzerinde çalıştık ve bütün testlerden geçtik ve işi de aldık ama firmadan bir yazı geldi ve Türkiye’de yaşanan istikrarsız durumdan dolayı projeden vazgeçtiklerini söylediler. 7 yıl sürecek bir projeydi son zamanlarda yaşadığımız olaylar yüzünden bu işimizi kaybettik. Bu bakımdan iç piyasanın da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sektörler olarak birbirimizi desteklememiz gerektiğine inanıyorum.
Gündüz Deniz: Gün Denizcilik ve Murat Cıvata’nın ortaklarındanım. Tekin Hacıeyüpoğlu Bey’in verdiği örneğe istinaden ben de bir örnek vermek isterim. Bizim sektörün dışında başka bir sektörden arkadaşımızın yıllık 15 milyon Euro’luk siparişi iptal oldu. Aynı sebepten dolayı bu siparişi iptal ettiklerini söylediler. Daha önceleri yurtdışı partnerlerimizle konuştuğumuzda siz bize mal verebilecek durumda mısınız diye sorarlardı. Yıllar içerisinde bunu aşarak kalitemizi kanıtladık ve mal verir duruma geldik. Bugün ise yurtdışından bize ülke ne durumda bize sağlıklı mal verebilecek misiniz diye sorular soruyorlar. Yurtdışı müşterilerimiz tedirgin. Ülkemize davet ediyoruz gelmek istemiyorlar. Yılda 4-5 görüşme yaptığımız firmalar şuanda ülkemize gelmek istemiyorlar. Biz gittiğimiz de ise siz bize mal teslim edebilecek misiniz, durumunuz nedir diye soruyorlar. Bu bakımdan birbirimize destek olup bugünleri atlatmamız gerekiyor.
Mustafa Tecdelioğlu: Bu konu üzerine bende görüş belirtmek istiyorum. Avrupalılara ülkemizin aslında dışarıdan göründüğü gibi olmadığını anlatmak gerekiyor. Menfaatleri olduklarında zaten hep buradalar. Daha yeni yatırım miktarlarını açıklayan ana sanayiler oldu. Türkiye için Rusya’nın da büyük bir pazar olduğunu düşünüyorum. Hedef ülke olarak Rusya görünüyor. Bizim sektörümüz için gelecekte en büyük pazarımız Rusya olacak.
Tuncay Karakoca: Teknik Vida adına buradayım. Çok büyük oranda ihracata çalışan bir firmayız. Son 2 yıldır ciddi anlamda sıkıntı yaşıyoruz. İhracatta yaşadığımız sıkıntı fiyat anlamında rekabetçilik olarak değil, genel olarak jeopolitik risklerden dolayıdır. Tek tedarikçisi olduğumuz ürünlerde riskin paylaştırılması noktasında başka ülkelere dağıtıldığını görüyoruz. Yaklaşık 4 ay önce Adana Sanayi Odası’nda Trade Map isimli oluşumun eğitimini aldık. Trade Map hangi ülkenin ne kadar ihracat yaptığını, ithalat yaptığını, ortalama ne kadardan ithal ettiğini, pazarın büyüklüğünü, dünyadaki tüm üreticilere aktaran bir organizasyondur. 2015 yılında işlerimizin azalacağını anlamıştık. Biz işimizin %30’unu kaybettik. Bu %30’un yaklaşık %20’si tamamen jeopolitik sebeplerden ötürüdür. A sınıfı tedarikçisi olduğumuz ürünlerde Çin dahil olmak üzere tüm dünyaya bizden giden ürünlerin yaklaşık %20’si bizden alındı. Bunun bir kısmı Avrupa tarafına, anti dampingden sonra da büyük bir kısmı Asya tarafına aktarılmak kaydı ile işi yavaş yavaş kaybettik. Ortalama satış fiyatımız son parite durumuyla 1500 dolar civarında. Paritenin getirdiği bazı risklerimiz de var. Asgari ücrete gelen zam sonucunda fiyat verdiğimiz bazı ürünlerde Polonya, Macaristan ve Romanya tarafındaki tedarikçilerde çok enteresan rakamlarla karşılaştık. Romanya’da şuanda asgari ücret brüt 234 Euro, Macaristan’da brüt 334 Euro, Çek Cumhuriyeti’nde brüt 337 Euro (2 ay önce Çek Cumhuriyeti’ndeydim, inanılmaz derecede hızlı büyüyorlar, çok makina alımı yapmışlar, Polonya ile birlikte en büyük rakiplerimizden biri olacak), Slovakya 380 Euro, Estonya’da 390 Euro, Hırvatistan’da 398 Euro ve Polonya’da 417 Euro. Türkiye’de kurun hızlı artışından önce asgari ücret 554 Euro civarındaydı. Bu ülkeler asgari ücrette bizim altımıza inmiş durumdalar. Özellikle mobilya grubunda hızlı bir kapasite oluşturuyorlar. Biz firma olarak daha çok mobilya sektörüne iş yaptığımız için incelediğimiz sektörde mobilya grubuydu. Trade Map; bizim ürettiğimiz günlük tarife istatistik pozisyon numaramızla ihracatını yaptığımız ürünlerin ortalama hangi ülke tarafından hangi fiyata satıldığını da gösteriyor. Almanya bizim ürettiğimiz ürünü 6000 Euro’ya satıyor, biz 1380 Euro’ya satıyoruz, Japonya 7000 Euro’ya satıyor biz 1380 Euro’ya satıyoruz. 2017 yılının ikinci yarısı ile ilgili umutluyuz özelikle jeopolitik durumun kalkacağını düşünüyoruz ve buna inanıyoruz. Genel olarak bütün dünyaya ürün satabilecek bir fiyat oluşturmak gerekiyor. Bunu yaparken bizim sektörümüzü destekleyen sektörleri de desteklemeliyiz. Bütün dünyaya ürün satabilecek seviyede bir yatırımı planlarsanız, yatırımlara olan teşvikleri alabilirseniz bu yatırımların yapılabileceğini düşünüyorum. Anti damping, parite düşüşü ve 2016 yılı Temmuz ayında yaşanan darbe girişimi sonrasında herkes ürker oldu. Bunun tek çıkışının da ihracat olduğunu düşünüyoruz. Gerekli incelemeleri yapıp emek sarf edildiğinde her ülkeye ürün satılabiliyor. Biz de firma olarak bunun için çabalıyoruz. İhracat için Trade Map’in çok önemli olduğunu düşünüyorum ve bunu herkesin araştırmasını ve bu organizasyona dahil olmasını isterim.
Marcel Mori: (Simar Dış Ticaret) Ben Sinan Topuk Bey’in belirttiği Fastener Fair Turkey Fuarının genişletilmesi konusuna ek yapmak istiyorum. Bu fuarının genişletilmesi gerektiğine inanıyorum. Yani pazarı genişletmek gerekiyor. Sadece toptancıyı değil, üretim yapan, üretimde yoğun bağlantı elemanı kullanan fabrikaların satın alma yetkililerini de fuara çekebilmek gerekir. Fastener Fair Turkey Fuarının tüketiciye yönelik olabilmesi gerekmektedir. Ben şahsen bağlantı elemanları sektörünün daha iyiye gideceğini düşünüyorum. Birlikte ve kararlılıkla hareket edebilirsek bunu başarabiliriz.
Hüseyin Neziroğlu: Unipar firmasını temsilen buradayım. İyi bir ürün, iyi bir kalıptan çıkar. Çok iyi bir makine alırsınız ama benim yaptığım kalıp olur/çalışır diyen ustanın kalıbı o kadar çalışır ve sonra ürüne red gelir. Kalıp önemlidir. 90’lı yılların telini biz kalıp yaptığımız zaman kalıbımız dayanmıyordu. Tel belli bir kaliteye ulaştı. Kalıp sektörünün de belli bir kaliteye ulaşması gerektiğine inanıyorum ve buna vurgu yapmak istedim.
Hüseyin Güngör: Tel çekme sektörü kendini geliştiremiyor. Biz Ejot Tezmak olarak yan sanayilerimizi defalarca Almanya’ya götürdük, yerinde orada görsünler istedik. Almanya’da teli 6 ay kullandığımızda, makinadan 2 kilo çamur çıkarken, burada makine 2 hafta çalışınca aynı çamur oluşuyor. Tel çekme işi yapan firmalarının kendilerini daha çok geliştirmeleri gerekiyor.
Mustafa Tecdelioğlu: Türkiye’deki en büyük sorun yatırım. Tel çekme konusunda vida üreticileri sorun yaşıyor. Cıvata üretenlerin çoğu kendi bünyesinde tel çektiği için bu sorunu fazla yaşamıyorlar ama vida üreticileri sıkıntı çekiyor. Bu konuda firmaların yatırım yapması gerekiyor.
Mustafa Erol: Topbaş Grup-Zimaş firması adına toplantıya katıldım. BESİAD’ın son üyelerinden biriyim. Bağlantı elemanları sektörüne yeni girmemize rağmen sektördeki otomotiv deneyimimiz 26 yıla dayanıyor. Grup firmalarımız içerisinde otomotiv parçalarında belli bir noktaya gelmiş firmalarımız var. Türkiye üzerinde psikolojik bir baskı var bunu da dağıtacak olan yine bizleriz. Otomotiv sektöründeki firmamız Topçesan’ın aracılığıyla Dövme Sanayicileri Derneğine üyeyiz. 2 ay önce İtalya Torino’da Avrupa Dövmeciler Birliği- Euroforge’nin genel kurulundaydık. Türkiye’den genel kurula katılan 15 kişi bir plan yaptık ve herkes ulaşabildiği kişilere Türkiye’yi anlatmaya çalıştı. Kafalarında bir darbe girişimi oldu, kim yaptı, devamı gelecek mi diye sorular var. Biz teker teker herkesin kafalarındaki soruları giderdik. Hatta şu an Avrupa Dövmeciler Birliği- Euroforge’nin Başkanı Alper Kanca oldu. (Alper Kanca; Kanca Dövme A.Ş.’nin sahibi ve TAYSAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı) Karşılıklı derdimizi anlatabilecek ne kadar firma bulabilirsek ve bunlarla ilişkilerimizi ne kadar geliştirebilirsek, bize bakış açılarını değiştirebiliriz. Çetin Tecdelioğlu Bey’in dediği gibi BESİAD olarak sektör kümelenmeleri yaparak yurt dışı organizasyonları yapmamız, derdimizi anlatabilecek firmaları ve kişileri bularak, bakış açılarını değiştirebiliriz. Bir örnek vermek isterim; Bursa’da bulunduğumuz DOSAB-Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi içerisinde 385 firmadan 22 firmayla otomotive yönelik bir yapılanma kurduk ve 3 yıllık bir plan oluşturduk. 10 ülkede görüşmeler yapacağız, yurtdışından davet edeceğimiz gruplar olacak, ilki Amerika’dan Mayıs ayında gelecek. Bu gibi örnekleri de BESİAD olarak yapabilirsek sektörü geliştirebiliriz. Önümüzde büyük fırsatlar var. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşını kazandıktan sonra söylediği bir söz var: ‘Askeri alanda zafer kazandık ama şimdi iktisadi alanda esas zafer kazanmamız gerekiyor’. Bugün dünya bilgiye ulaşma konusunda o kadar kolaylaştı ki; internetten indirdiğim bilgilerle bir kıyaslama yapmak istiyorum. Tayvan’ın yüzölçümü Türkiye’nin otuzda biri, nüfusu yaklaşık dörtte biri ama 2015 yılı rakamlarına baktığımızda bağlantı elemanları ihracatı 3,6 milyar dolar, ithalatı 138 milyon dolar. Türkiye’de ise 560 milyon dolarlık ithalat, 300 milyon dolar ihracat. Yaklaşık 30 kat fark var. Kendimizi iyi ifade edebilirsek, yurt dışına güzel organizasyonlarla gidebilirsek, bu durumu lehimize çevirebilir, ithalatı kısar, ihracatı 2 milyar dolarlara çıkarabiliriz. Bu olumsuzlukları gidermek bizim elimizde, herkes üzerine düşen görevi yaparsa bu karanlık tabloyu lehimize çevirebiliriz.
Sektörümüz Üretimde Avrupa’da İlk Üçte
Mustafa Tecdelioğlu: Bu noktada bir bilgiyi de paylaşmak isterim. Bağlantı elemanları direkt ihracatı 300 milyon dolar ama dolaylı ihracatı 750 milyon doların üzerindedir. Otomotiv, beyaz eşya ve makine gibi 3 temel cıvata kullanan sektörün ihracatı 40 milyar doların üzerinde. Bu sektörlerde kullanılan cıvata oranı yaklaşık %2,5 civarındadır. Biz bunu %1 kabul edelim ve böyle bakıldığında 750 milyon dolar ihracat gerçekleştirmiş oluyoruz. Pazar büyüklüğümüzde 2 milyar doların üzerinde. Tayvan konusunda ise şunu söyleyebilirim. Tayvan bu işe bizden 30 sene önce başladı. O bakımdan bizim önümüzdeler. Türkiye, bağlantı elemanları sektörü üretimde Avrupa’da ilk üçte. Avrupa’da ilk üçte olan nadir sektörlerden biriyiz. Sektörümüzü bu açıdan da değerlendirmek gerekiyor.
Ürettiğimiz Ürünün Değerini Bilmeliyiz
Altuğ Çelebi: (Vidsa Vida Sanayi) Öncelikle burada konuşulan konular üzerine yorum yapmak istiyorum. Ben de vida üretiminde tel konusunda ciddi sıkıntı yaşandığına katılıyorum. Bugün Tayvan’da bir üretim aşamasına girdiğinizde teli daha gördüğünüzde ne kadar kaliteli olduğunu anlıyorsunuz. Bizim ustalarımız daha zor imkanlarda çalışmaya alışmışlar. Buna rağmen bizim ustalarımızın çok başarılı olduklarını düşünüyorum. Kalıpçılarımızın da iyi işler yaptığına inanıyorum. Ama hala dışarıya bağımlıyız, örneğin zımba konusunda ciddi sıkıntı var. Türkiye’de üretilmeli. Bizim sektörümüzün gelişmesi için bizler de yan sanayilerimizi geliştirmeliyiz. Bunların dışında vurgu yapmak istediğim diğer bir konuda; ürettiğimiz ürünün kıymetini bilmiyoruz. Gerçekten kullanıcıya avantajlar sağlayan ürünler üretiyoruz. Bugün piyasa öyle bir hale gelmiş ki üçgen vida olarak adlandırılan vidalar metrik vida fiyatına satılıyor. Kendim yaşadığım bir olayı aktarmak isterim. Almanya’ya ihracatçı vasıtası ile ihracatını yaptığım bir ürün iç piyasadan soruldu. İhracatçıya verdiğim fiyatın aynısını verdim ve bana pahalısın dendi. Aynı ürünü ben ihracatçıya satıyorum, ihracatçı üzerine kar koyuyor, nakliyeyi koyuyor ve Almanya’da toptancıya satıyor. Toptancı da oradaki kullanıcıya satıyor ama yurt içinde bu fiyat pahalı bulunuyor. Kullanıcıya gerçekten çok büyük avantajlar sunan bir ürünü, normal bir ürünmüş gibi sunuyoruz ve kendi üretmiş olduğumuz ürünü değersizleştiriyoruz. Almanya, Japonya gibi ülkeler ürettikleri ürünü değersizleştirmeden satmaya çalışıyorlar. Biz ise satış yapabilmek için fiyatı dibe indirmenin derdindeyiz. Bunun en basit örneği üçgen vidalar. Yapmamız gereken ürettiğimiz ürünü nasıl değerli hale getirebiliriz, bunun yollarını aramamız gerekiyor. Katma değerli ürün üreterek ihracattaki birim fiyatımızı çok daha yukarılara çekebileceğimize inanıyorum.
Mustafa Tecdelioğlu: Türkiye’nin 560 milyon dolarlık ithalatı yaklaşık 90 bin ton ithal üründür. Ortalama 6,5 dolardır. Yani yaptığımız ihracat ve ithalat tonajı aslında aynı. 100 bin ton ihracat yapıyorsak 100 bin ton da ithalat yapılıyor. Toplam 90 bin ton mal geliyor ve bunun 60 bin tonu katma değerli ürün. Ben, bu gelen ürünlerin %90’ını ülkemizde üretebileceğimize inanıyorum. İnovasyona ağırlık verirsek teknolojimizi doğru kullanırsak iç pazarda da halen alabileceğimiz işler var.
Turgay Karakoca: Mert Metal adına buradayım. Biz yıllardan beri kalıp imalatı yapan bir firmayız. Az önce yurtdışından kalıp geldiği söylendi ve doğrudur. Biz de gelmesin demiyoruz zaten. Bu gelen kalıpların daha sonra tamir ve tesfiyesini yine biz yapıyoruz ve yapmaya da devam ediyoruz. Bize kalıpçılar olarak yıllardır söylenen, çeliği alıyorsunuz elması çakıyorsunuz bir sürü para kazanıyorsunuz deniyor. Halbuki bu kadar basit görünmemeli. Bağlantı elemanları sektöründe iş yapanlar olarak bunu basitleştirmemeliyiz. Kısaca söylemek istediğim şey biz aynı gemideyiz. Beraber sektörümüzü geliştirmemiz gerekiyor. Biz bu sektör için iyi şeyler yapmak istiyoruz ve sadece kendi işimizi yapmayı istiyoruz. Bu sektörde biz de elimizden geldiğince elimizi taşın altına koyarız. Bu konuda BESİAD’ın bizlere öncü olmasını bekliyoruz.
Kaliteli Üründe Sorun Yaşanmaz
Eyüp Yanmaz: Çinkosan Kaplama firmasını temsil ediyorum. 40 yıldır kaplama sektöründeyim. Ürünün nihai problemlerini yaşayan sektör kaplama sektörüdür. Bugün ayda 2000 ton bağlantı elemanı kaplayan bir firmayız. Gerçek kaliteyi ürettiğiniz zaman sorun yaşamazsınız. Birinci derecede sorunun hammadde de olduğunu düşünüyorum. Dernek çatısı altında bir komisyon oluşturabiliriz. Birimizin sorunu hepimizin sorunu olsun. Bu sorun için beraber çözüm arayalım ve o sorunu ortadan kaldıralım. İleri gelişmiş veya çok ürün satan ülkeleri önümüze koyarız ve onlarla yarışabilmek için çalışırız. Bizim hep beraber işimize bakmamız gerekiyor. Hep birlikte sıkıntılarımızı aşabilmek için bir araya gelmiş bir grubuz ve bütün problemleri beraber çözebiliriz.
Mehmet Abacıoğlu - Yusumut: Benimde yurtdışında gözlemlerim oldu, bunları paylaşmak istiyorum. İşim gereği dünyanın bir çok yerinde bağlantı elemanı üreten fabrikaları gezme imkanım oldu. Burada hiçbirinizin onlardan eksiği yok, fazlası var. Bu durumu çok iyi bilmeniz gerekiyor. Öncelikle kendimize inanmamız gerekiyor. Birçok şeyi böylelikle başarabiliriz.
Hüseyin Neziroğlu: 2002 yılında Uzakdoğu’ya Türkiye’den bir kalıpçı olarak gözlem için gitme fırsatı buldum. Uzakdoğu’da gözlemlediğim bazı detayları ben kendi şahsıma çok benimsedim. Orada bağlantı elemanları üretimi yapan firmalar belli kapasiteler içerisinde belli ebatlardaki imalatın dışına taşmıyorlar. Her biri ben şu ölçü ile şu ölçü arasındaki işleri yaparım şu ölçülerden sonrakini yapmıyorum diyordu. Gelişme sebepleri bana göre bu bakış açışına dayanıyor. Biz ise burada makina ayarında sürekli değişiklikler yapıyoruz. Benim önerim firmalar sadece belli ölçülerde üretim yaparak kapasitelerini buna adapte ederlerse çok daha başarılı olabilirler diye düşünüyorum.
Uğur Gürbüz: UGC Uğur Gürbüz Cıvata olarak buradayım. Benim BESİAD’dan bir istediğim olacak. BESİAD ORGANİZE SANAYİ’sinin kurulmasını sağlayabilirsek, hem yan sanayilerimiz hem de vida-cıvata üretenler olarak bir arada olmamız maliyetlerimizi düşürecektir. Bu önerimin uzun vade de değerlendirilmesi sektörümüzü daha da yukarılara taşıyacaktır. Çalıştayda bu konun da gündem maddesi olarak ele alınmasını isterim.
Sektörümüzdeki Satın Alma Yetkilileri ve Kullanıcıların da Bilgilendirilmesi Çok Önemli
Enis Soykan: Berdan Cıvata’yı temsilen buradayım. Berdan Cıvata sahibi Hasan Şemsi Bey ile 5 yıl önce tanıştım. Genelde otomotiv sektöründe çalışma imkanım oldu. Hasan Bey beni yaklaşık 5 yıl önce fabrika müdürü olarak çalışmam için davet etti. Kendisine şu soruyu sordum “ben neden Mersin’e geleyim? Lütfen bana bir tane neden söyleyin” dedim. Hasan Bey bana “ben farklı şeyler yapmak istiyorum” dedi, o söz üzerine ne ücret konuştum, ne şartları konuştum hemen geliyorum dedim. Bu benim için çok önemliydi. 1 sene önce ailevi nedenlerden dolayı Mersin’den ayrılmam gerekiyordu ve Hasan Bey bana Marmara Bölge sorumluluğu görevini verdi. Bunun üzerine Hasan Bey’e şunu söyledim, benim bu anlamda yapacağım ilk şeyin piyasada ziyaret ettiğim müşterilere eğitim vermem gerektiğini ve bunun için bana 3 ay süre vermesini istedim. Bu sürede raporlar hazırladım. 3 saatlik bir sunum hazırlayarak müşterilere çelik yapılarda doğru cıvata, doğru somun seçmenin yollarını anlattım. Bu eğitimlerle biz çok iyi dönüşler aldık. 1 yıl içerisinde yaklaşık 500 firma gezdim. Özellikle 560 milyon dolarlık ithalatı düşürebilmenin en önemli yolu kullanıcıların bu ürünlerdeki sıkıntıları öğrendiklerinde bu ürünleri kullanmaktan vazgeçecek olmaları ve bu rakamların düşeceğidir. Ayrıca satın alma yapan kişilerin çok büyük bilgi eksiklikleri olduğunu gördüm. Kısacası, kullanıcıların bilgilendirilmesi de büyük önem arz ediyor buna vurgu yapmak istedim.
Sektörümüz Son 20 Yılda 20 Kat Büyüdü
BESİAD Başkan Yardımcısı Remzi Topuk (Bolt Bağlantı): Burada alınan notlardan sonra sektörümüz adına en faydalı görüşler yönetim kurulumuz tarafından değerlendirilecek ve uygulamaya geçecektir. Toplantıya katılan ve görüşlerini dile getiren herkese teşekkür ederim. Ülke şartlarından dolayı vs. azda olsa karamsar bir hava var ama bizim ülkemiz, Türk insanı böyle bir zorluğun üstesinden geldi. Dolayısıyla bugün ki durumda çok karamsarlığa kapılmamak gerekiyor. Bundan yıllar önce bana bir CEO sıkıntılı bir dönemden geçerken, “dünya savaşı da olsa bitecek biz ondan sonrasına yatırım yapacağız” demişti. Türkiye bu problemlerini de aşacak. Nasıl 2 sene önce en çok ihracat yaptığımız ikinci ülke Irak ise yarın Suriye’de olacak Rusya’da olacak İran’da olacak. Ben bu ülkenin vatandaşıyım ve bu ülkeye karşı sorumluluğum var. Bizim sektörümüzdeki insanlar gerçekten cefakar insanlar. 20 sene öncesiyle bugünü mukayese etmek mümkün değil. Dik bir yükseliş var. 15 milyon dolar ihracattan 300 milyon dolar ihracata çıkmak çok kolay bir iş değil. Eksiklerimiz halen var ama bunları toparlayabiliriz. Sektörün en büyük birkaç firmasına büyük iş düşüyor, bu sektörün lokomotifliğini yapmaları gerekiyor. Amiyane tabirle racon kesilecekse kesmeleri gerekir.
1996 yılının sonunda fabrikamıza komplike bir yatırım yaptık. O zamana kadar da böyle bir yatırım yapan olmamıştı. Makina pazarlıkları esnasında firmalara Bursa’da bir toplantı yapacağımızı belirttik. Türkiye’de bağlantı elemanlarında çalışan, iş yapan arkadaşlarımızı da Bursa’ya davet ettik. Tayvan’ı görmemiş arkadaşlarımızın ayağına Tayvan’ı getireceğiz dedik ve bunu Tayvanlı makinacılara kabul ettirdik. 29 Mayıs 1997 tarihinde sektöre bir katkımız olsun amacıyla bu toplantıyı yaptık. Üretim yapan kaç kişi var diye araştırdık ve 136 kişiyi tespit ettik ve hepsini davet ettik. Ve o toplantıya 134 kişi geldi. Hepsine tekrardan teşekkür ediyorum. Gelemeyen 2 kişide mazeretlerini telefon ederek bildirdiler. Ben kendim ve sektör adına bundan oldukça mutlu oldum. Toplantı bitiminde şuan burada olmayan Ali Mısırlıoğlu bana dedi ki çok güzel bir iş gerçekleştirdin ama neden bunu yaptın, niye rakiplerinle paylaşıyorsun dedi. “Ali Bey dedim ben pazarcılık yaparak büyüdüm. Cumartesi günü bir yerde pazar kurulur müşteri gelir, Pazar günü başka bir yerde pazar kurulur müşteri oraya gider. Cumartesi günü kurulan yere kimse gitmez çünkü pazar kurulmamıştır. Biz ne edip, ne yapıp bağlantı elemanları pazarını Türkiye’de kurmamız gerekir. Pazarı kuralım kim ne satmak istiyorsa onu satar dedim.” Bunu tekrar anlatmamın nedeni bizim sektör olma yönünde hala kat edecek yolumuz var. Örneğin sektörümüz Tayvan ile mukayese edildi ama bence bu kıyaslamayı yapmamalıyız. Ne ölçek olarak, ne de şartlar olarak mukayese edemeyiz. Başladığımız sürece baktığımızda biz onların yanında birçok açıdan daha yeniyiz. Ölçek olarak bizden çok küçükler ama bağlantı elemanları açısından sektör olmuşlar. Bizim de sektör olmamız gerekiyor. Bazı avantajlar ve dezavantajlar var bunları da değerlendirmek gerekiyor. Bizim onların karşısındaki dezavantajımız her şeyi kendimiz yapmaya çalışmamız. Bizim sektör olmamız yönünde yan sanayilerimizi güçlendirmemiz gerekiyor. Yan sanayicilerimizin de buna istekli olmazı gerekiyor. Kimin ne imkanı varsa yatırım yapsın. Son 20 senede 20 kat büyüyen bir sektördeyiz. Benim yapacağım kalıp yatırımını kalıpçı yapsın ki ben bir makine daha alayım sana bir iş daha çıksın. Kazanarak birbirimizi büyütelim. Pazarda sıkıntı olmasının en büyük sebeplerinden biri en büyük üretici firmaların bir kısmının hem üretici hem de pazarlama firması olmasıdır. Bundan kaynaklanan sıkıntılar da var. Bu firmalarımıza biraz daha fazla iş düşüyor. Türkiye’de tüccarlık diye bir şey yok. Bugün cıvata satanlar %1’e cıvata satıyorlar. Böyle tüccarlık olmaz, tüccarlık sermaye ile olur, tüccarlık stok ile olur. Bu konuda maalesef sıkıntımız var.
İhracat Birim Fiyatımızı Artırmalıyız
Ayrıca bir önerim de olacak. Bir süre verimli çalışmaya yönelik araştırmaların içerisinde olmalıyız. Bugünlerde finans yönetiminin önüne geçen başka bir tanım çıktı. Tahsilat yönetimi çok önem kazandı. Bütün bunlara çok dikkat etmek gerekiyor. Sektörle ilgili son bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum. İhracatta birim fiyatımızı 3,5 dolara çıkarmışız. İthalatta ise bu fiyatın 6,5 dolar olduğunu biliyoruz. İthalatın önüne geçmek için artık birim fiyatımızı 6,5 dolara çıkarmak için çalışmalıyız. Türkiye 2023 yılında ortalama ihracat rakamını 3,5 dolara çıkarmayı hedefliyor. Biz bu hedefleri şimdiden yakalamışız. Bu hedeflere ulaştık diye olduğumuz yerde oturacak değiliz. Biz sektör olarak 6,5 dolara çıkmalıyız ki Türkiye’de ihracat ortalama birim fiyatını 3,5 dolara çıkarsın. Biz ve bizim gibi sektörler bunu başarmalı, bu ülkeye böyle bir borcumuz var. Bu sektörün böyle bir imkanı ve fırsatı da var. Bütün bunların bilincinde ve sorumluluğunda olarak işimize daha çok sarılacağımızı düşünüyorum ve temenni ediyorum. Toplantıya katılan herkese tekrardan teşekkür ediyorum.
İstişare toplantısı sonrasında yeni yıla merhaba yemeğine geçildi.
03.05.2017